Türk toplumunun parayla, malla ve mülkle imtihanı denildiğinde sevgili dostum; akla cimrilik,  savurganlık ve cömertlik sıfatları geliyor!

Biz hangisiyiz?

Cömert mi? Savurgan mı? Yoksa cimri mi?

Kimileri, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa, isteyen ya da istemeyen hak sahiplerine infâk etmeyi "saçıp savurma" olarak gördükleri için, "ellerini boyunlarına asarlar; ellerini sıktıkça sıkarlar", paralarını gizlerler, o paraları güneşten de, fakirlerin görmesinden de, istifadesinden de mahrûm ederler. Tam manasıyla kimseye bir faydası olmayan cimri, pinti, varyemez amcalar, ağbiler ve varyemez ablalar, teyzeler olurlar... Çünkü şeytan böylelerine cimriliği emreder ve onları fakirlikle ve aç kalmakla korkutur. Şeytan ise ancak kendi dostlarını korkutabilir! Kur'ân'ın ifadesiyle "saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleri"dir. Allah korusun!
 
Kimileri de, cimri olmayacağım, cömert olacağım derken, ellerinde ne var ne yoksa olur olmaz yerlere harcarlar; sürekli bir şeyler almak isterler; harcamadan duramazlar; alışverişten zevk alırlar; bir takım yerlere ve kimselere hayır mı şer mi olduğuna aldırış etmeden harcarlar; yani ölçüsüzce saçıp savururlar. Böylece savurgan, tutumsuz ve iktisatsız insanlar oluverirler! Sonunda kaybederler...

Kimileri de, bu iki ifrât ve tefrît uçlarından uzak durup, dengeli bir davranış biçimini seçerler. Bu kimseler, ihtiyaç sahiplerine karşı çok cömerttirler. Kazandıklarını zekât, sadaka, infâk, hasene, hediye vb. mâlî ibâdetlerle temizlerler ve bereketlendirirler. Mâlî ibâdetleri çok severler; insanların bir sıkıntısını gidermeyi, Allah'ın kendilerine lütfettiği bir fırsat olarak görürler. İyilik ettikleri kimselerden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür beklerler. Aksine sevap kazanmalarına sebep oldukları için onlara teşekkür ederler. Yaptıklarını başa kakma gibi şuursuz davranışlar onlarda asla yoktur. Verdiklerini unuturlar; sağda solda dile getirmezler. Yemek yedirmeyi, giydirmeyi ve susuzun su ihtiyacını gidermeyi hayatlarının merkezî amellerinden biri kabul ederler. İnfâk ederken, nefsî davranıp malların kötülerinden değil, muttakîce davranıp en iyilerinden ve en sevdiklerinden verirler. Allah için yapılacak bir iş karşısında ne elleri titrer, ne de sesleri! Ama bunların başka bir özellikleri ise, Allah'ın râzı olmayacağı bir yere bir kuruş dahi vermezler. Çünkü bunun israf olduğunu, israfın da haram, yani büyük günahlardan olduğunu çok iyi bilirler. Bu mübârek insanlar, israf ve savurganlıktan sakınan çok cömert Müslümanlardır.

Velhasılı kelam sevgili dostum; İnancımız elbette ki cömertliği ve paylaşımı nasihat ediyor...

"Unutma ki sen, ne kadar cömert olursan rızkın da o denli bereketli olur. Ne kadar cimri olursan da, o nispette bereketsiz bir kazancın ve bitmek tükenmek bilmeyen mâlî ve mânevî sıkıntıların olur!"

Memleketin hâline bakınca, olması ve yapılması gereken şeyleri öyle anlaşılıyor ki, hiç yapmıyoruz desek yeridir. Sadece ahkâm kesiyor ve laklak yapıyoruz sevgili dostum; o kadar..!