Şimdilerde "Nasılsın?" lar mecburi, "İyiyimler" ezbere oldu sevgili dostum! Kimse, içimizdeki insanın nasıl olduğunu gerçekten merak etmiyor. Dünyanın belki de en samimiyetsiz sorusu oldu, "Nasılsın?" ...!

Hiç kimse gerçek cevabını merak etmiyor; gerçekten kalbimize ve zihnimize kazınanlar dışında... Aşk, sevgi ve vefanın kalbe kazılan künyeler olduğunu da unuttuk üstelik! Sevdiklerinizi kalbinize kazıdıktan sonra kim ayırabilir ki sizi; gerçek anlamda sizi bozguna uğratsalar bile...!

"Kimi horoz şekerini veya pamuk şekerini bekliyor, kimi yarını, kimi saatin geçmesini, kimi sayılı günün bitmesini..." O bekleyenleri bekletmeyelim artık sevgili dostum... Sadece Matematik, Fizik, Kimya derslerini yüklerken çocuklara; merhameti, vicdanı, adaleti, sevmeyi ve kul hakkı yememeyi de yüklesinler zihinlere...En başta kalplere. O güzel masum, tertemiz minik yüreklere. Sadece dünyayı kirletmediler; çocukları da kirletiyor insanlar pis fikirleriyle. Kendi temiz değil ki, toplum temiz kalsın. Başıboş, manasız dolaşan sadece çocuk yok ki, yetişkinler de başıboş, gayesiz kalabalıklar halinde... Hop işe, hop eve...Avare avare dolaşanlar, alavere dalavere işler güçlerle uğraşanlar..! Ruhsuz, manasız, sahte yüzler ve sahte gülücükler...Çocuklar samimi, saf ve masum olduklarından samimiyet isterler sevgili dostum...!

Bütün bu ahlâki erozyona maruz kalmış çocuklarımızı, filizlerimizi bu gittikçe kötüleşen dünyaya öylesine hazırlıksız  bırakıyoruz. Bizim yapmamız gereken, dünyaya zaten tertemiz gelmiş minik kalpleri ve zihinleri kirletmemek; temiz kalmasına yardımcı olmaktan ibaret... Bataklıktaki güller gibi onlar... Bari onlar gül koksun; üzerine kelebekler konsun istiyoruz. 

Velhasılı kelam sevgili dostum; siyaset yapanların elindeki en büyük vaattir; yetişkinlere bir haykırış, onu çekip çevirecek ve kucaklayacak bir  manifesto yayınlamak...  Güllerin derdini yine gül yüzlü insanlar anlayacak! Kelebeğin bir günlük ömrü olsa da, o bir günü doya doya yaşayacak; yaşatacak. Dünya hayatı da zaten bir gün değil mi? Kelebeğin ömrü kadar... Biz, masallardaki yalanlara kanmayacak, gerçeğe dokunacak, yüreklere dokunacak gençler yetiştireceğiz; yetiştirmeliyiz; diyebilmeli siyasetçiler; insanların gönlüne dokunabilmeli! Bu güller çevreye güzel kokular yayacak. Sonuçta dikenler, gül ile gül kokacak.

Bugün problem olan yetişkinler, dün bizim ihmal ettiğimiz çocuklardı. Yarın problem olacak yetişkinler ise bugün ihmal edeceğimiz çocuklar olacak...

Sonuçta, toplumlar da ne ekerse onu biçecek!

Anlat sevgili dostum  çocuklara:

"Başkaları gibi düşünmedin mi suçlu olacaksın!

Hırsıza hırsız, katile katil diyemeyeceksin! Ya ortak olacaksın yada göz yumacaksın her yaptıklarına...

Ölmekten beter; ne rezil dünya be!" Sistemsizliğe ve kötü düzene karşı bir sistem geliştirmek ve insani bir düzen kurma görevi, bugünün çocuklarının ve gençlerinin elinde olacak!

Bilir misin sevgili dostum; dünya meydan okuma yeri değildir...Makamlar da gelip geçer; ömür de... Arkandan yada önünden neler dendiğine ve nasıl anılacağına bakacak insan evladı...