Ukrayna bir iç savaşın eşiğinde ve Ukrayna'da olup biteni inceleyip anlayabilmek için, filmi Turuncu devrimin gerçekleştiği günlere değil, Yugoslavya'nın parçalanma sürecinin başladığı 80'li yılların sonuna kadar sarmak gerekir.

Batı'nın en önemli silahı olan gerçek kapitalizm, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, bu bloka bağlı devletlerin, içinde bulunduğu soğuk savaşı, her birinde sıcak savaşa çevirmeyi başardı.

Eski demirperde ülkelerinin her birinde teker teker yaşanan bu sıcak savaşın kuşkusuz en önemlisi Yugoslavya'nın parçalanmasını gerçekleştiren sıcak savaştı. Çünkü gerçek kapitalizm, en önemli deney alanı Yugoslavya idi.

Gerçek kapitalizm, Yugoslavya'da gerçekleştirdiği bu deney sürecinde, Yugoslavya'da devamlı olarak en gerici, en gaddar ve en sağcı güçleri destekledi. Bunun son örneği ise, Kosova Savaşı ve Batı'nın bu süreçte önce terörist diye nitelediği guruba yaslanarak gerçekleştirdiği savaştır.

Buraya kadar anlattığımızı daha açarsak, Varşova Paktı lağvedildikten sonra, eski demirperde ülkelerinde, Batı'yla kaynaşmanın daha bir hızlanması için, bu ülkelerin her birinde iç savaşlar başlatıldı. Bu iç savaşların başlamasında Almanya'nın en büyük rolü oynadığı artık alenen biliniyor. Zira ABD ve AB'nin tüm karşı çıkmasına rağmen, 1992 yılından Yugoslavya'dan ayrıldıklarını açıklayan Slovenya ve Hırvatistan'ı tanıdığını açıklamıştı. Almanya'nın bu tutumu, ardında, binlerce ölü, tecavüz edilmiş kadınlar, yoksulluk ve açlık bırakan ve 1999 yılında Belgrad'ın bombalanması ile son bulan bir savaşın başlamasına neden olmuştu.

Görüldüğü üzere, gerçek kapitalizm, Varşova Paktı'nın lağvedilmesinden sonra, bağımsız kalan sosyalist ülkelerin geleceklerini belirlemesine izin vermedi. Ne pahasına olursa olsun, onları yutup yok etmekte anlaşılamaz bir biçimde acelecilik ve kararlılık gösterdi.

Batı tarafından önceleri, organ kaçakçısı, silah ve insan taciri olarak nitelendirilen Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK), Yugoslavya bölünme savaşı devam ederken, birden bire NATO'nun müttefiki oluverdi. Böylelikle Yugoslavya en küçük parçasına da bölünmüş oldu. Oysa Batı, terörist olarak gördüğü UÇK için Belgrad'ı bombalamıştı. 1999 yılında gerçekleşen bu bombalama harekâtı ile Yugoslavya tarih sahnesinden tamamen silindi.

Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) aşırı sağ bir siyasi yapının içinde olan, paramiliter, yani silahlı bir örgüt olup ve herhangi bir orduya bağlı olmayan bir silahlı organizasyondur. Yugoslavya savaşından sonra üst düzey yedi yöneticisi Lahey Savaş Suçları Mahkemesi'nde Sırplara karşı savaş suçu işlemekten yargılandı. Ancak Batı, bombalayarak parçaladığı Yugoslavya'da bu örgüte bir devlet (Kosova Cumhuriyeti) kurdu. UÇK lideri Haşim Taçi'yi de bu devlete başkan yaptı. Ne yaman bir çelişki değil mi? Yugoslavya savaşı sırasında Batı ve daha çok Almanya UÇK'dan daha iyi bir müttefik bulamamıştır.

Türkiye’nin, NATO’nun, Almanya’nın ve ABD’nin bayıldığı Kosova Cumhuriyeti’ni UÇK kurmuştur. Yine UÇK militanları, Makedonya’da yaşanan Makedon – Arnavut iç savaşının da sorumlusudur

Almanya, Yugoslavya’nın bombalanmasına bizzat destek vererek katıldığı sıralarda Almanya Dışişleri Bakanı Yeşil Joschka Fischer idi. Fischer, “Yeşil dışişleri bakanı olmaz, Alman dışişleri bakanı olur” diyerek nerede durduğunu göstermişti. Ve o zamanki Yeşil – Sosyal Demokrat Almanya koalisyon politikasını daha sonra Sosyal Demokrat – Muhafazakâr Almanya koalisyonu sürdürmüştü.

Takriben 20 yıl önce Almanya’da sürdürülen bu koalisyon sürecinin benzerinin aynısı, şimdi Ukrayna'da uygulanmak isteniyor. Almanya her ne kadar, Ukrayna'daki muhalefetin batı ile entegrasyon (uyum) istediğini ve bu sürecin hızlanması için muhalefeti desteklediğini söylese de, gizliden gizliye, el altından Ukrayna'daki faşist çetelere destek vermektedir. Aynen AKP yönetimindeki Türkiye'nin Suriye'deki çetelere destek verip onları yedeğine alması gibi.

Batı, Ukrayna’da bazen parasal destekçilerinin de kontrolünden çıkan Sağ Sektör (Prawi Sektor) gibi faşist grupları, Kosova’daki UÇK (Kosova Kurtuluş Ordusu) benzeri bir role büründürmek istiyor. Batı aynı zamanda Alman vatandaşı olan Ukraynalı eski dünya ağır sıklet boks şampiyonu Vitali Klitschko’yu, vitrinde tutsa da Klitschko’ya iktidarın yolunu açacak tek güç Ukrayna'daki Sağ Sektör (Prawi Sektor) gibi faşist çetelerdir.


Sovyetler Birliği’nin çöküşü ve ardından Varşova Paktı'nın lağvedilmesinin getirdiği süreçte Avrupa’nın yeni bir döneme, en azından burjuva demokrasisine geçtiği iddia edilmişti. Oysa bu süreç yarım asır sürmüş olan soğuk savaşın yerini açık sıcak savaşa bırakmasından başka bir şey değildi.

Ukrayna, her şeyden önce doyurulmamış bir iç savaş arzusu ve coğrafyası, sosyal yapısı üzerinde hesaplaşılamamış bir soğuk savaş mirasıdır. İşin daha da kötüsü, Ukrayna, sadece Ukraynalıların değil, Rusların da yaşadığı bir ülkedir.

Ukrayna'da, yolsuzluklara, pahalılığa, artan işsizliğe, geçim sıkıntısına ve süratle artan hırsızlığa karşı bir muhalefet olduğu belirtilse de ülkedeki asıl muhalefet, Ruslara karşı özgür Ukrayna isteyen, Ukraynalıların muhalefetidir.

Batı, büyük medya kuruluşları aracılığı ile Ukrayna'daki halk hareketinden dem vursa da, el altından bir kara propagandayı sürdürmeden de geri kalmıyor. Uyguladığı bu kara propaganda 90'lı yıllarda Yugoslavya'da uyguladıklarından ayrıcalıklar gösteriyor. Örneğin Fransız demokrat Bernard-Henri Lévy, Almanya’nın muhafazakâr gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung’a bir kaç gün önce yazdığı bir makalede, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Ukrayna’da asker ve polise “öldürme lisansı” dağıttığı yani "öldürme emri verdiğini” söylüyor. Tıpkı, 1999’da Yugoslavya'da, tıpkı 2011’de Libya'da Kaddafi'ye karşı savaş çığırtkanlığı yaparken söyledikleri gibi aynı tezleri sıralıyor ardından.

Tarihe baktığımızda ülkeler değişse de saflar değişmiyor. Türkiye, Almanya, ABD ve Avrupa; Libya’ya, Irak’a ve Yugoslavya’ya karşıydılar. Türkiye, Suriye meselesinde fazla ortada kalıp dersini almış olacak ki, Ukrayna meselesinde pek ortalıkta görünmüyor. Ve Türkiye Suriye’de neyse, Almanya da Ukrayna’da aynı rolü oynamak istiyor. Ama Merkel, AKP gibi aptalca davranmıyor, gizliden gizliye ve el altından yürütüyor siyasetini.
Ve işin garip yanı Ukrayna’nın bölünmesinden asıl Batı endişe duyuyormuş gibi görülse de, aslında Ukrayna’nın bölünmesini isteyen de Batı. Çünkü Ukrayna coğrafi yapısı itibariyle büyük bir ülke. Batı'ya büyük geliyor ve adeta bu haliyle ikinci bir Rusya olarak görülüyor. İlerideki süreçte, Doğu Ukrayna, Batı Ukrayna ve Kırım olarak Ukrayna bölünürse hiç kimse şaşırmasın.


Fotoğraf: Vitali Klitschko