Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 14 Mayıs 2023 Pazar günü gerçekleşecek olan 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde güçlü bir Cumhurbaşkanı adayı olarak önümüzde duruyor.

Bu güçlü aday Kemal Kılıçdaroğlu, temelini İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile birlikte attığı “Geniş Cephe Politikası”nı güçlendirerek yoluna devam ediyor.

Ancak bu yolculuk süresinde, geniş cephe politikasının mimarı Kemal Kılıçdaroğlu özellikle Cumhuriyet Halk Partili seçmenlerden ve parti tabanında ciddi eleştiriler alıyor.

“CHP Atatürk’ün partisi olmaktan uzaklaşıyor mu?”
“CHP, neden HDP ile işbirliği yapıyor?”
“CHP, neden Saadet Partisi ile işbirliği yapıyor?”
“CHP neden ülkücü kesime gidip yol arkadaşıyız diyor?”
“Ne işi var Hırka-i Şerif ziyaretinde”

Bu şudur değerli okurlar: Siyasete “İdeolojik bakış” ile “Politik bakış” arasındaki farktır!

Bir siyasi partinin öncelikli hedefi “iktidar olmaktır” Ben hep muhalefette kalayım, sert muhalefet yaparak muhalefet tarihine kendimi yazdırayım maksadıyla siyasi parti olunmaz. Particilik bu değildir!

Oysa Cumhuriyet Halk Partisi, 1950 yılından buyana kurucu değerlerini korumak için mücadele etmiş bir partidir. Kurucu değerler ise partinin ideolojisidir!

Açıkça belirtmek gerekirse, Cumhuriyet Halk Partisi 1973’te rahmetli Bülent Ecevit ile yakaladığı iktidar perspektifini son 50 yılda kaybetmiştir. Bülent Ecevit’in yakaladığı iktidar olma perspektifi de partinin ambleminde bulunan altı okun “Halkçılık” ilkesidir! Tekrar belirtecek olursak Cumhuriyet Halk Partisi partinin kurucu değerlerini yani ideolojisini korumak için mücadele ederken “Halkçılık” ilkesini terk etmiş ve iktidar olmaktan uzaklaşmıştır! Hep muhalefette kalarak, “küçük olsun benim olsun” zihniyetinin esiri olmuştur. Bu kadük durum ilkeleri koruma zannedildi maalesef!

Net belirtecek olursak Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’da, genel başkanlığının ilk yıllarında aynı yolu takip etti. Onun değişiminin ise 7 Haziran 2015 seçimlerinin yarattığı sonuçlar olduğunu düşünüyorum.

Hatırlarsanız 7 Haziran 2015 genel seçimlerimde iktidarı kaybeden AKP, parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun tüm çabalarına rağmen hükümeti kuramamış, bu duruma rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan parlamenter sistemin gereği olan müesseseyi işletmeyerek hükümet kurma görevini ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na vermemiştir. Ondan sonra yaşanan seçim sürecinden sonra karambole gelen Cumhuriyet Halk Partisi, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına destek vermenin bedelini kendi milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanması ile ödedi.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’ndaki değişim bu süreçten sonra başladı. Parti meclisinde izlediği yol itibariyle azınlıkta kalmasına rağmen Ankara-İstanbul arası adalet yürüyüşü böyle başladı.

Geniş Cephe Politikası’nın temeli de, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e TBMM’de CHP’den istifa eden 15 milletvekilinin transferini sağlayarak gurup kurdurup seçime dahil etme başarısını göstermesi ile atıldı.

Ve bu açılımın ilk meyveleri, 2019 yerel seçimlerinde alındı. O yıllara kadar Aydın, İzmir ve Eskişehir Büyükşehir Belediyelerini elinde bulunduran Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul ve Ankara’da AKP’nin dolaysıyla Recep Tayyip Erdoğan’ın 25 yıllık saltanatına son verdi ve 11 büyükşehir belediyesini kazandı.

Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kazanılması 2002’den buyana Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk yenilgisidir ki, İBB Sayın Cumhurbaşkanı için çok önemli idi.

Bu başarı Geniş Cephe Politikası’nın sonucudur!

Tüm bunlara rağmen Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Geniş Cephe Politikası” , “ideolojimize sadık kalmalıyız” diyen ve partinin çekirdeğini oluşturan kesim tarafından halen ciddi biçimde eleştiriliyor. Burada ideoloji denilen şey “ilkeler ve hedefler bütünü”dür. Bu olmadan bir siyasi parti, ‘siyasi parti’ değildir.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bir ideolojisi yok mu? Tabii ki var! İslamcı kökten geldiği bilinen bir gerçek!

Ama sadece ideoloji korunarak ülkemizde seçim kazanılmıyor.

Siyasete “Politik Bakış” ülkemizde çok önemlidir!