Bilge siyasetçileri son zamanlarda çok özledik sevgili dostum! Onlar bir başka oluyor inan! Belki de ölümsüzlük böyle bir şey...

İktidara gelenler, hal ve hareketlerine dikkat etmiyorlarsa,

Kibirli ve kendini beğenmişse,

Kendine ait olmayan şeylerin peşinde koşuyor ve alıyorsa, 

Güçsüzlere, düşkünlere ve mazlumlara yardım etmiyorsa ve el üstünde tutup haklarını savunmuyorsa, 

Siyaset ahlâkından tutun da, toplumsal ahlâk ilkelerine uymuyorsa,

Seçilmiş olmanın veya iktidara oturmanın ne anlamı var ki!

Herkes çok iyi biliyor ki, ne kadar sürerse sürsün, kalıcı iktidar yoktur; her iktidar geçicidir; her devrin bir adamı, bir ruhu ve bir kitabı vardır.

Toplumun tepesinde sorumluluk alan herkes, er ya da geç, önce milletin ve nihayetinde Allah'ın huzurunda hesap verecektir...Şeffaflık ve hesap verebilirlik, siyasetçi için büyük bir erdemliliktir...

Demokrasi kültürünü sadece sandığa,  seçimlere ve adaylara indirgemiş bir millet olarak, "o oy var ya o oy!" ların o kadar çok taliplisi var ki sevgili dostum! Bir belediye başkanı gidiyor; diğeri geliyor milletin ayağına; kendini tanıtmak ve oy istemek için elbette! Bazısı projeler üzerinden konuşuyor; bazısı da sempatik olmaya çalışıyor; vatandaşla sohbet ediyor...Ah seçim, sen nelere kadirsin!

Bugünlerde hayli hararetli tartışmalar, toplumun hemen her kesiminde eksik olmuyor...

Halkın nabzını iyi ölçen adaylar bir başka oluyor tabi! Vaatlerini anlatmakla bitiremiyorlar. Her aday sahada koşturup görünür olmaya çalışsa da, yapılan anketler, bazılarının moralini bozuyor; bazılarına da bu seçim yine çantada keklik olarak görünüyor...

Seçimden seçime halkın ayağına giden bu adaylar, seçim sonrası bir anda ortadan kaybolacaklar; kazansa da kaybetse de...! İşin aslına bakarsanız, "al gülüm, ver gülüm" hikâyesinden başka bir şey değil bu...

İktidar partisi bir önceki genel oy ortalamasını koruyarak, önümüzdeki dört yıl tartışılmaksızın yoluna devam etmek isterken, ana muhalefet de yüzde otuzluk bir oy hedefliyor. Hedefliyor; çünkü yenilikçi kanat bir başarı hikâyesi anlatmak ve yazmak istiyor... 

İşin aslına bakarsan sevgili dostum; ne dünya lideri istiyoruz, ne kurtarıcı, ne de bir kahraman!

İşini hakkıyla yapan, hukuka, kanuna, adalete ve demokratik değerlere uyan liyakatli yöneticiler istiyoruz sadece!

İnsan hakkının yenilmediği, hayatın her evresinde eşit koşullarda yaşamak istiyoruz...

Bundan başka insani ve medeni bir beklenti olabilir mi ki?