Şiddet ve korku dilinin adeta modaya dönüştürüldüğü, güzel ahlak ve temiz vicdanın örselendiği, insanların birbirine olan güven duygusunun dibe vurduğu bir toplumsal yapıda eğer suçlu aranacaksa elbette her kesimin şapkasını önüne koyması gerekir...
Bütün bunlar yaşanırken düşmanı dışarıda aramanın da hiçbir hükmü olmayacağını elbette biliyoruz...
Muktedirlerin ve onların muhataplarının saldığı korku dili elbette tek taraflı olmayacaktır...isyan bu toplumun mayasında vardır...tarihin seyrini şeyh bedrettinler...hacı bektaş veliler...pir sultan abdallar...yunus emreler...celaliler...köroğlu...dadaloğlu ve daha niceleri belirlemiştir.
Ne krallar, ne de sultanlar!
İman edip salih ameller işleyenler, şükretmeyi bilenler, affedenler, canla başla çalışıp sabredenler, merhametli olanlar, paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu taşıyanlar için azap ve de korku yoktur sevgili dostum!
Allah şuurunu taşıyanlar için de ölüm ebedi bir düğünden ibarettir. Gerçekten iman edenlerin zülüm baskı ve şiddete karşı hakkını arama ve de sövme ve agresifleşme hakkı sabittir...
Cenabı Hakk bile insanlar hakkındaki hükmünü belli bir zamana yaymışken ve bırakmışken, bizler kim oluyoruz da, başkaları hakkında kesin hükümler verme hakkına sahip olup haklı ve haksız ayrımı yapabiliyoruz!
Güç sahiplerinin duracağı en güzel makam, dünya hayatının şakadan ibaret olmadığıdır...Ve de düşmanları çoğaltma değil; azaltma yolunda sarfedilen gayretidir!
Dünya tarihi, saraylardan ve saltanatlardan gerçek adaletin çıktığına çok az şahit olmuştur...Acı çekmek toplumları geliştirir; olgunlaştırır sevgili dostum! Erdemli ve takva sahibi olan insanlara selam olsun!