Yaşlandıkça uslanmıyorsun dostum! Ben en iyisiyim en akıllısıyım demekten vazgeç!

Hayat bir oyun; oynayanlarla oynama ve alay etme! İddiaların ayyuka çıkmış! Kaybedenleri diline dolayarak, alay ediyorsun! Kazananın kim olduğunu bilmeden "nakit kraldır" diyorsun. Diyorsun ama bozuk para gibisin; zarar veriyorsun; ellerinin kirini aklında tutuyorsun; böbürlenerek ve gevrek gevrek sırıtarak!

Başkalarının felaketi gün gelir sana da değer dostum! Çaresizlikleri ve çırpınışları bir film gibi gördüğünün farkında mısın?
Sevgili dostum biz tohum olarak başka şeyler bilirdik; öfke, kin ve nefret tohumu değil!

Nedir bu azgınlığın ve hiddetin? Yoksa aklınla kalbin pas mı bağladı, kapandı mı? At atabiliyorsan toprağa herhangi bir sevgi tohumu bak neler oluyor! Attığın tohumlara dikkat edersen, senin tohumlarını toprak reddediyor dostum; kusuyor ya da çürütüyor...Boşuna uğraşma, onun şekli şemali yok; ruhunu şeytana teslim etmişsin, kol kola güle oynaya!

Satmışsın aklını beş paraya; kötülük arkadaşın; nefret ve husumet yoldaşın!
Ve büyük gün gelip de hesaplaşmak istersen dostum!

Karşında kimseyi bulamayacaksın! Önerir ki bilge; gönlüne merhamet ve vicdan yükle; gözlerindeki yıldızları seyret!

Yükle ve seyret seyredebilirsen...Konuş ağaçlarla, bitkilerle, yaban arılarıyla, sineklerle, karıncalarla, kuşlarla, kedilerle, köpeklerle...Ne bulursan konuş, sesin çıkmasa da, gözlerinle ve gülümsemenle, güleryüzünle konuş...
Sevgi her şeydir dostum her şeydir! Varsa başka bir önerin hodri meydan!
Kazandığında sevinme, kaybettiğinde üzülme demiştin dostum! Hani o kazanıp da gurur ve kibir abidelerine dönüşenler nerede, bir bilen var mı...?