Sevindirici haber verileceği zaman kullandığımız müjde kelimesinin, bu kadar sıklıkla kullanılacağı hiç kimsenin aklına gelmemişti sevgili dostum! Bizler de müjdemizi isteriz elbette! İnsanların lehine çıkan bir karar veya halkın çoğunluğunu ilgilendiren güzel bir haber, işte gerçek müjde bu! Günümüzde ise müjde, kamu aklını  ilgilendiriyor ve sadece devlet organlarını müjdeleyip duruyor...

Külliye inşa etmek, millet bahçeleri yapmak, saraylar veya saray benzeri yapılar inşa etmek, parlemento binaları yapmak memleket hastaneleri ve daha neler neler...

En büyüğünden olsun, bizim olsun, iftihar dolu olsun, itibar sağlasın ve nihayetinde itibardan tasarruf olunmaz denilerek, yapılan açıklamalar.  Sevgili dostum; yönetenler; bürokrasisiyle ve diplomasisiyle her şeyin en iyisine layık olmak gibi bir yanılgı içindeler. Adliye binası yaparken Adliye Sarayı demek ahmakça bir tutum; çünkü saraylardan adalet çıktığı görülmemiştir.

Tarihin derinliklerine indiğinizde, karşınıza Lale Devri'nin hikayesi benzeri hikayeler çıkacaktır.
Velhasılı kelam sevgili dostum; toplumun öncelikleri ve cozun gerektiren acil sorunları varken, bunları önemsemeyip, gösterişli binalar yapmaya devam etmen toplumsal alt üste gidişin de yolunu açıyor...

 Binalar elbette kamu kurumlarının ihtiyaçlarını karşılayacak standartlarda olması milletin de hoşuna gidecektir.
Sevgili dostum binaları devlet kendini yönetenler için yapmaz; halk için, hizmeti kolaylaştırmak için yapar! Elbette görünür  işlere  imza atarak eser bırakmak ve devletle birlikte halkı yüceltmek kutsal bir davadır aynı zamanda...
Bizler de halk olarak müjdemizi istiyoruz sevgili dostum!

Mesela adaletin tecellisi,mesela devletin affediciliği, mesela düşünce özgürlüğü,  mesela insan haklarının teminat altına alınması, mesela can ve mal güvenliği, mesela özgür parlamento, mesela özgür basın,  mesela çağdaş ahlak normları, mesela inanç özgürlüğü ve devletin inançlara karşı tarafsızlığı, mesela siyaset ahlakı yasası, mesela sivil toplum örgütlerinin ifade özgürlüğü, düşüncenin bir suç olmaktan çıkarılması, mesela bir felsefe üniversitesinin kurulması, mesela sosyal adaletin sağlanması ve gelir dağılımının insani ve adil ölçülere getirilmesi, mesela kadın haklarının genişletilmesi ve siyasette kadın kotası zorunluluğu ve daha neler var neler gönlümüzden gecen...

Bunları neden mi istiyoruz?

Medeni dünyada yer almak ve insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamak için! Içinde adaletin olmadığı,  demokratik hakların savunulmadığı ve düşünce özgürlüğünün yaşanmadığı hiçbir bina insanlık için yapılmış  degildir; sadece binadır...