Hayatın meşakkatli, tırmanışlı, inişli ve çıkışlı yollarında, işinin gücünün peşinde koşan her insan gibi; biz  de koşturuyoruz sevgili dostum! Çünkü bizden beklenen budur. Bunun için, iyi ya da kötü olması farketmez; bize biçilen rol neyse onu oynuyoruz adeta! Bu teklif edilen şey bizim kaderimiz olmuştur aslında...Yaptığımız  ve amaçladığımız birçok davranışı, sırf özel bir şeyler hissetmek için yapar dururuz. Gençken bu şey, "heyecan", "coşku" veya "heves" olabiliyor. İnsan olgunlaştıkça bu his, "rahatlama" ve "memnuniyete" dönüşüyor...Bir çoğumuza göre, benliğimizin altında yatan şey, sonuçta tek kelimeyle "huzur" adını alıyor..! Herkesin arzuladığı ve hayal ettiği şey de bu aslında; lâkin bazen başarıyor; bazen de başaramıyoruz..! 

Uzun bir süre huzurlu kalamıyor insan! Huzurunuzu bozacak her zaman bir şeyler çıkar karşınıza. Para, özellikle huzuru bozan bir şeydir. Çünkü bu para meseleleri; hayatımızın birçok alanında dallanıp budaklanır ve genellikle temel ihtiyaçlarımızla alakalıdır. Hayati ihtiyaçlarımız tehlike altındayken, kendimizi huzurlu hissetmemiz çok zor...Çoğu insan için en yaygın ve en huzur bozucu şey ise sağlıksızlıktır. Ne yazık ki, sağlık açısından her zaman bir şey vardır... 

İnsanın her zaman heyecanlı, rahat ya da mutlu olmasına imkân yok elbette! Ama her zaman huzurlu olmak, başarılması yüksek bir hedef; böyle bir iddiası olan  bulunabilir; fakat ne derece gerçekleşebilir, orası belirsiz..!

Bazısı huzuru doğada,  bazısı deniz ya da göl kenarında,  bazısı güzel bir kadında ya da yakışıklı bir erkekte, bazısı ibadette, bazısı yalnızlığa ve münzevi hayata çekilmekte,  bazısı bir köy ya da kasabaya yerleşip günübirlik basit işlerde ve hayvan beslemekte, bazısı hayal ettiği bir arabada, bazısı çocuğunun varlığında ve gözlerine baktığında,  bazısı havuzlu bir evde veya villada, bazısı parada ve mücevherde, bazısı okuduğu ya da yazdığı bir kitapta, bazısı ve belki de en anlamlısı, inandığı yolda inandığı kişiyle yürümekte bulur... Bu listeyi elbette uzatmak mümkün!

İnsanoğlu, hayatın içinde yoğruldukça,  yaşadığı deneyimler, ona  hayatın koşturmacasının hiç bitmeyeceğini, monotonluğun ömrünü bitireceğini gösterir ve bir nokta koymak ister. Başka bir yaşama, hayal ettiği şeylere sürükler kendini. Aslında herkes için farklı bir beklenti olsa da, hepsinin ortak arayışı, "huzur" dur...

İnsanın; sıkıntı, dert, sorun, acı ve üzüntüden kaçınma isteğinin yanında, ruh dinginliğini sağlama arayışı da denilebilir buna. Aslında hayatın içindeki zorluklarla mücadele etme heyecanını ve enerjisini kaybetmek demek de mümkün. 

Mutluluk, huzurun geçmiş zamanı sanki. Ya da huzur, mutluluğun yaşlılık hali gibi yaşanıyor. Mutluluğun içinde bir heyecan dokusu var; sesle, hareketle, bakışla ve dokunuşla örülü sanki. Ama huzur, hiçbir heyecana ihtiyaç duymama ve bir kabullenişle gelen dinginlik hali daha çok. Huzur, kendi geçmişinde ve gençliğinde olan mutluluğa bakar ve gülümser. Bilir bir daha geri gelmeyecek o günler; ama zaten artık umurunda da değildir; öyle ya da böyle memnundur halinden. "Mutluluk andır; huzur zamandır!" dercesine...

Anlatılan bu ya sevgili dostum; üniversitenin birinde öğretim üyeleri, öğrenciler arasında deneysel bir yarışma düzenlerler. 

"Okula balon getirirler.
Şişirmesi, üzerine adını yazması ve koridora atması için her öğrenciye bir tane verilir bu balonlardan.
Profesörler, daha sonra tüm balonları karıştırır.
Öğrencilere, kendi balonlarını bulmaları için 5 dakika süre verilir. Telaşlı bir aramaya rağmen, kimse balonunu bulamaz.
Bu noktada profesörler, öğrencilere buldukları ilk balonu alıp üzerinde adı yazılı kişiye vermelerini söyler.
5 dakika içinde herkesin kendi balonu vardır artık!
Profesörler öğrencilere şunları söyler:
- Bu balonlar mutluluk gibidir. Herkes kendininkini ararsa asla bulamayacağız. Ama başkalarının mutluluğunu önemsiyorsak, bizimkini de buluruz."

Velhasılı kelâm sevgili dostum; huzuru ne yerde, ne de gökte aramalısın! Kendi içinizde, ihmal ettiğiniz bir köşenizde saklı o...

"Tanrının egemenliği içinizdedir" diyen bilge gibi... Kaybedildiğinde değeri anlaşılıyor ne yazık ki!

"Her düşüşün altında bir başkası vardır; ve herkes kendinin mezarıdır." der, bilge adam...Huzur arayışımız her daim sürecektir sevgili dostum; bütün olumsuzluklara rağmen..!Sakın ümidini kaybetme! Sakın yılma!  Sakın başkalarının küstahlıklarına aldırma! Çok yakında devran dönecek; kendi huzurları ve mutlulukları için huzursuzluk yaratanların devri ve saltanatı sona  erecek elbette..! Azimli ol, gayret et ve sabret!