Türk aile yapısı içinde, büyükler tarafından çok sık kullanılan "hayırsız  evlat" tanımlaması, aynı zamanda bir sitemi ve serzenişi de dile  getirir sevgili dostum! Özellikle anne ve babaya yük oluşturan ve sıkıntı veren erkek ya da kız farketmez, çocuklar için kullanılagelen ancak bir o kadar da, ağır bir isimlendirme olduğunu unutmayalım...Büyüklerin yaşarken hakkını helal etmediği ve hatta cenazeme gelmesin dediği evlat grubunda değerlendiriliyor bütün bu hayırsız  evlatlar..! Anne babayı ziyaret etmeme, hatırını sormama, onlarla zaman geçirmeme, aileyi maddi ve manevî yıkıma uğratma, el üstünde tutmama, onların ve toplumun genel kabulü dışında ailenin onurunu ihlal eden davranışlarda bulunma, nikahsız birliktelik yaşama gibi eylemlerin karşılığı olarak yerini alıyor. Diğer tarafta ise anne ve babasıyla kader birliği yapan evlat kategorisi var ki sevgili dostum; bunlar da bütün yükü sırtlayan belki de hayırlı evlat statüsünde olanlardır. Doğrusu nedir bilinmez ama, anne ve babanın sağlığında onlara yarenlik edenler veya etmeyenler diye ikiye ayırabiliriz. 

Türk hukuk tarihinde son günlerde ilginç yargıtay kararları arasında bu konu da yer aldı nihayetinde...Ailesiyle tüm ilişkisini sonlandıran, onların hastalığında bile ziyaret etmeyen çocuğun vasiyetname ile mirastan mahrum edilebileceği kesinleşti artık. Zengin bir ailenin tek bir çocuğu bile olsa değişmiyor bu karar artık.

Evladın hayırlısı veya hayırsızı kimdir bilinmez belki ama, en önemlisi insanın temiz vicdanına karşı duyduğu sorumluluk duygusudur esas olan. Sağken büyüklerin kıymetini bilmeyen, onlarla hiçbir  güzellik paylaşmayan insanlar, genellikle mezarları başlarında af dilemekle ve günahlarından arınmak istemekle meşguller! Ama gerçek öyle değil sevgili dostum; ölenlerin arkasından dökülen her gözyaşı gerçek bir gözyaşı değil artık...Yaşayan  kardeşlerini ve yakınlarını pas geçip mezarları ziyaret ederek vefalı olduğunu düşünenler büyük bir yanılgı içindeler. Ölmüş insanları hatırlayanlar, ne yazık ki, sağ olanı unutuyor ve onlara karşı kin ve nefret duygularını beslemekle meşguller...Yazık, hem de çok yazık! Velhasili kelam sevgili dostum; yaşarken, herkes cennete gitmek istiyor, ama kimse ölmek istemiyor veya öleceğini düşünmüyor...Bizim aklımız bu kadar, gerisi Allah kerim!