Türkler
Tarih boyunca adaleti sağlamış,
Haksızlığa
Kesinlikle boyun eğmemişti…
“Haksızlık karşısında
Susan,
Dilsiz Şeytandır” desturunu,
Sürekli uygulamıştı…
Müslüman olmadan önce de
Puta tapmamış,
“Tengri” diyerek,
Allah (cc)’ı bulmuştu…
4 Bin yıllık Türk tarihinde
Kadına gereken önem verilmiş,
Cahil
Arap kültürlerinde 
Veya
Avrupa’da olduğu gibi
“İçine şeytan girmiş” diyerek
Yakmamış,
Kızları diri diri gömmemiştir…
Her zaman
Kadınlarda yönetimde söz sahibiydiler…
Haksızlık karşısında
On binlerce savaş yapmış,
Birçoğundan
Galibiyetle çıkmayı başarmıştı…
Batı,
Türklere 
“Dur” diyemediği için,
“Barbar” diye, anmaya başlamıştı… 
Türkler 
Müslüman olduktan sonra da
Bu savaşlar devam etmiş,
Haç ’la,
Hilal her zaman
Karşı karşıya gelmiştir…
Haç,
Siyahı, kötülüğü,
Adaletsizliği temsil ederken,
Hilal,
Beyazı, iyiliği
Ve
Hak, hukuk, adaleti temsil etmiştir…

Yıl 1788
Avusturya İmparatoru
Yine
Haç’ a hizmet eden devletlerden
Haçlı ordusu kurmuş,
Avusturya ordusundan başka
İtalya, 
Slav, Alman 
Ve
Birçok
Başka devletlerden oluşan
Asker toplayıp,
Türkleri durdurmayı hedeflemişti…
100 Bini geçkin ordu ile
Türklere, 
Haddini bildirmeye ant içmişti…
Geçilmesi zor,
Dar geçitlerle çevrelenen
Sebeş bölgesinde bu ordu konaklamıştı…
Avusturya İmparatoru
II. Josef,
Türkler önlerinde bulunan
Timiş Nehrini geçerken,
Yanlarında getirdikleri 500 topu ateşleyip,
Türk Ordusunu yok edecekti…
Avusturya İmparatoru
O kadar kendinden emindi ki,
Askerlerine 
Zafer naraları attırıyordu…
Türk ordusu
Henüz bölgeye gelmediği için
Avusturya İmparatoru,
Keşif yapması için atlı birliklerini, 
Nehrin karşısına göndermişti…
Fakat
Hiçbir Türk izine rast gelmeyen 
Bu atlı birlikler,
Yalnızca
Oradan geçen bir kervan gördüler…
Kervanın yükü ise
Çok miktarda içki idi…
Bu atlı birlikler
Bu içkiyi satın alarak,
İçki içip,
Türkleri beklemeye başlamışlardı…
Fakat 
Avusturya İmparatoru
Geri dönmeyen bu atlı birlikleri
Çok merak etmişti…
Onlarında peşine piyade birlikleri yollayıp,
Akıbetlerini
Öğrenmek istemişti…
Piyade askerleri,
Atlı birlikleri bulduğunda,
Atlı birlikler tamamen sarhoş olmuş,
İçki çok azalmıştı…
Piyade askerleri de
Bu partiye katılmak istemişti…
Fakat
Atlı birlikler,
Zaten çok azalmış içkiyi,
Piyadelerle paylaşmak istemiyordu…
İçkiyi paylaşamamaktan ötürü,
Atlı birlikler ve 
Piyadeler arasında kargaşa 
Ve 
Kavga çıkmıştı…
O kargaşa içinde bir silahtan sıkılan kurşun,
Piyade birliğinden 
Bir askeri 
Öldürerek, ortalığı hepten karıştırmıştı…
Bu ilk kurşundan sonra
Silahlar konuşmuş,
Avusturya ordusu kendi kendini
Öldürmeye başlamıştı…
Bazıları
Canını kurtarmak için
“Türkler, Türkler” diye bağırınca,
Atlarına atlayan atlı birlik askerleri
Kendi 
Ordularına doğru,
Kaçmaya başlamışlardı…
Tabi
Bu kaçma olayında
Binlerce piyade askerini, 
Atların nalları altında, ezmişlerdi…
Orduyu yöneten 
Alman subaylarda defaten,
Almanca 
Durun manasına gelen,
“Halt, halt” diye, bağırıyorlardı…
Diğer milletlerden
Almanca bilmeyen askerler,
Bu bağırışları
Türklerin savaş narası olan
“Allah cc, Allah cc” kelimesine benzetince,
Olay tamamen
Bir mizansene dönüşmüştü…
Artık
Her hareket eden,
Korkuyla vurulmaya başlanmıştı…
Kendilerine doğru gelen 
Atlı birlikleri gören Avusturya Ordusu,
Türkler tarafından
Baskın yediğini sanınca,
Yanında getirdikleri 500 topu ateşlemişti…
Avusturya Ordusu
Öyle korkmuştu ki aceleyle,
Geriye çekilmeye başlamışlardı…
Bu izdihamda
Haçlı ordusu tamamen yaralanmış
Veya
Ölmüşlerdi…
İmparator bile
Atından düşüp, ağır yaralanmıştı…

Olay yerine
2 gün sonra gelen Türk Ordusu,
20 Bini aşkın ölü
Ve
Ağır yaralı bulmuştu…
Türkler,
Tek kurşun atmadan,
Bir kişi bile ölmeden bu bölgeyi almıştı…

21 Eylül 1788 yılındaki
“Sebeş Savaşı” 
Tarihe ve tarih kitaplarına,
“Bir garip savaş” olarak geçmişti…