"Tanrının düşüncelerini bilmek istiyorum; geri kalan sadece detaydır" derken bilge, konunun derinliğini çözememiştik vaktiyle...Her zamanın bir ruhu, her devrin bir kitabı, her kitabın bir devri, her devrin insanları  olduğunu anlayabiliyor artık insan! "Gün  olur devran döner elbette" derlerken, elbette deneyimlerdi bu cümleleri söyleten...
Bugün bizler, bakmak ve korumakla yükümlü olduğumuz insanı ve doğayı gözardı ettiğimizden dolayı ciddi sorunlar yaşıyoruz. Sağlıklı bir iletişim kurmanın tek ön kuralının; sevgi , güven ve eşitlik ortamı oluşturmak olduğunu unutuyoruz çoğu kez... Bu sorumluluk, tamamen insana verilmiştir.  Lâkin günümüzde, insanın yureginde tarif edilemez bir kuraklık başlamıştır. İnsanlar birbirini dışlıyor... Oysa ki, bir insanın dinlenebileceği, huzur bulabileceği yer başka ülkeler değildir; başka bir insanın yüreğidir. Kanunların insanlara verdiği haklar dışında, insanın yüreğinde yer edinme hakkı da saklıdır...İnsanin gönlünde olmazsanız, hicbir şeye sahip olamadığınız gibi dışlamışsınızdır da...
Özlemi duyulan barış ve sevgi ortamı neden yoktur biliyor musun sevgili dostum; toplumların görünür önderleri olan politikacılar, din adamları ve aydın geçinenlerin tutarsızlıkları yüzünden...Sözlerinde durmuyorlar, ettikleri yeminleri unutuyorlar, topluma hizmet etmeleri gerekirken, topluma çobanlık yapmak ve toplumu sürülestirmek istiyorlar; kendi varlıklarını devam ettirebilmek için...Üstelik onları denetleyen ve cezalandıran sistemi de tanimiyorlar; varsa da kaldırıyorlar...İlim adamlığından, siyasetten ve din adamlığından men etme yani yasak koyan kanunlarımız da yok, bunun rahatliğindalar. Aralarında bir avuç erdemli ve duyarlı olan insanlar da yok olup gidiyor malesef...
Politikacılar, meydanlarda ve meclislerde çok güzel konuşuyorlar güzel şeylerden bahsediyorlar...

Din adamları, camilerde, kiliselerde, havralarda ve diğer  bütün tapınaklarda çok güzel vaazlar yapıyorlar...Bilim adamları yazıyorlar çiziyorlar; televizyonlarda boy gösterip bilgi satıyorlar tartışıyorlar... Bütün bunlara rağmen kötülükler diz boyu olmuşsa ve dünya bir türlü guzelleşmemisse, böyle politikacilari, böyle din adamlarını ve böyle bilim adamlarını insanlığın silip süpürmesi lazım...
Görevini bir dava uğruna canla başla yapan,verimliliği esas alan, dünyayı güzelleştirmek isteyen sağlam zihinli insanlara ve yüreklere ihtiyaç var artık! Bu da yetmez; sevgi ve merhamet, şefkat dolu bir yürek de onlarla beraber olmali; yoksa kötülükten zalimlige uzanan her şey yine yaşanacaktır. Yasayı uygulayacak bir kişi, eğer insanlıktan ve adam olmaktan nasibini almamışsa adaletsiz ve acımasız olur...
Belki de çok anlaşılmamıştır sevgili dostum; ama hatırlatmakta yararı olan bir hikayeyi paylaşmak lazım burada:
" Anlatılan bu ya, adamın birini almışlar, cennete götürmüşler. Adam bakışlı her şey, cennetin her tarafı çok güzel! Melekler hizmet ediyor orada. Ademoğlu meleğin birine yanaşarak sormuş:
" Siz burada ne yapıyorsunuz ne satıyorsunuz?"
Melek cevap vermiş:
" Adalet, sevgi, merhamet, barış satıyoruz..."
Adam heyecanlanarak:
"Dünyada bunlardan azaldi; ben alıp burdan götürebilir miyim?"
Melek:
"Istediğin kadar alıp götürebilirsin " demiş...

Adam bunun üzerine binlerce adetlik adalet,sevgi,merhamet vs topluca bir sipariş vermiş...
Melek uzaklaşınca kendi kendine, "tonlarca sipariş verdim, ama bunları dünyaya nasıl götüreceğim?" diye düşünerek kaygılanırken, melek küçük bir para kesmesiyle gelip ona uzatarak " Buyur siparislerini" demiş...Adam şaşırmış, bir meleğe  bir keseye bakmış ...
" İyi ama ben tonlarca sevgi, tonlarca merhamet, tonlarca adalet, tonlarca şefkat siparişi verdim. Siz ise bana küçücük bir torba verdiniz, önüme koydunuz..."
Melek gülümseyerek:

"Biz, senin istediklerinin tohumlarını burada satıyoruz; onları alır yüreğine ekersen, orada tonlarca okur elbette!"
Sonuç olarak sevgili dostum bütün bereket, tohumu çoğaltmakta ve de kat be kat üretim yapmakta! Zahmetli olan her şey güzeldir!