​Amistad, 1997 yapımı bir Amerikan  filmidir. Kanımca, toplumcu gerçekçi sinemanınen güzel örneklerinden biridir. İzlemeyenler için kısa bir özetini anlatayım Yıl  m.s  1838. Beyaz adam Afrika’yı işgal etmiş,  halkını da köleleştirmiştir. 

Afrika ormanlarından balıkçı ağlarıyla yakalanıp kaçırılan, kölelerle dolu  bir İspanyol gemisi, açık denizde yol alırken,  gemide isyan çıkar ve3G-15 gelişen olaylar neticesinde, kölelerin  bir kısmı denize atılır. Kalan kısmı karaya zorbela ulaşır, fakat  isyandan yargılanırlar. Genç bir avukat kölelerin savunmasını üstlenir. Kölelerin tek isteği ise, anavatanları olan Afrika’ya dönmektir.

1838 den, şimdi günümüze, iki binlere dönelim. Köle ticareti yıllar önce yasaklanmıştır. Köle ticaretiyle iyice zenginleşen  beyaz adam, bu aşağılık davranış biçimini lanetlenmiştir, üstüne üstlük. Ama gelin görün Afrika topraklarından cebren ve hile ile koparılıp, kaçırılan kölelerin torunları, hayatları pahasına dedelerinin zorla bindirildiği gemilere, binmek için canlarını tehlikeye atmakta. Her akşam haberlerde, sandallara doluşarak, Avrupa’ya kaçmak için hayatlarını ve dahi çocuklarının hayatlarını, tehlikeye atarak, denize açılan göçmen gemilerinin batırılışını, batışını  sıradan haberler olarak izliyoruz.

​Çağ, iki binler. Köle gemileri, ad değiştirip, "göçmen gemileri "adını aldılar.Aynı vahşet, aynı gemi depolarında hayvan gibi saklanan insancıklar.
Ama bu sefer insanlar, bacaklarından zincirlerle bağlı değiller. Ormanlarda, ağlarla da yakalanmadılar. Muhteşem bir sistemle, "gönüllü kölelik" yapmaya razılar. Hatta bu gemilere binmek için rüşvet veriyorlar! Bu nasıl mümkün olur? 

Bir Afrikalı bilge, bu konuyu şöyle özetlemiş:

​Beyaz adam Afrika’ya, geldiğinde, onların elinde kutsal kitap, bizim elimizde toprak vardı. Şimdi onların elinden toprak, bizim elimize kutsal kitap var. 

Peki, bu kıssadan bize düşen hisse ne?  

​Demem o ki size,  serbest piyasada vatan toprağı fiyatları ucuzladı.  Bu konuda düşünelim. Saygılar