Resim1-3

Yazıma bu iki damga görseliyle başlamak istedim. Çünkü yazıdan önce resim vardı. Yazı, resmin simgelere dönüşmüş halidir. Çevresel faktörlerin alfabenin oluşumunda etkili olduğunu aşikârdır.

Misal,  Arap alfabesindeki,  te harfinin Nil de kayıkla giden iki kişi olduğunu tahayyül etmek pek de güç bir şey değildir. Burada gördüğümüz damgalar şimdiki tabirle, harfler, Göktürk alfabesine ait iki harftir. Haliyle avcı göçebe bir halk olan Türklerin de alfabesi ok ve ay-yaylardan oluşacaktır. Bu gün,  dağda okuma yazma bilmeyen bir çoban bulsanız, damgalarda ne görüyorsun diye sorsanız size,  OK- AY diyecektir. Sanırım buna, dil-alfabe uyumu diyorlar. Ayrıca, İki bin yıl sonra bile hala OKAY arkadaşlarımız aramızda:)

Fakat, Orhun kitabelerindeki yazıtların Türklere   ait olduğunu Danimarka bilim akademisi, dünyaya duyurana kadar bizim alfabemizden haberimiz olmaması  üzüntü vericidir.Resim1-2

Tarihte, ilk yazılı kaynakta Moğol tarihçi ve devlet adamı Cüveyni’nin,  “Tarihi Cihan Güşa” kitabında Orhun kitabelerinden bahsedilir. Yüzyıllar sonra,  Rus çarı Petro’nun Sibirya’ya sürdüğü İsveçli subay,  Yenisey ırmağının yakınlarında üzerinde yazılar olan taşları görüp bu konuda araştırmalara başlamış;  ülkesine dönünce,  1890 da araştırmalarını bir kitap olarak yayınlamıştır. Bunun üzerine bir Fin araştırma heyeti Moğolistan’a bilimsel bir gezi düzenledi. Ve yazıtların kopyalarını çıkarıp yayınladı.

GÖKBÖRÜ/ BİR KAYBEDİŞ DESTANI kitabımı yazarken yaptığım küçük çaplı araştırmalarda, neden bir Fin heyetinin Orhun yazıtlarını çözmek için gönderildiği merak ettim.

Ta ki cep telefonlarımızdaki ağ simgesinin (damga/harf) , Göktürkçede ki  Ğ-G  harflerini temsil ettiğini fark edene kadar. Ağ   şeklinde okunuyordu. Fakat ilginç olan şuydu ki,  runik alfabeyi Vikingler de kullanmıştı. Belli ki Finliler bozkırın ortasında sonsuza kadar dikilsin diye yazılmış bu taşların, atalarına ait olduğunu düşünüp, alfabenin çözülmesi için bir ekip göndermişlerdi. İlk Türkologların Türk olmadığını söylememe gerek yok sanırım. Sonuç olarak Danimarkalı dil bilimci Türkolog Vilhem Thomsen  15 Aralık 1893 te Kopenhag bilimler Akademisinde Orhun yazıtlarında kullanılan runik yazıların çözdüğünü bilim dünyasına duyurmuştur.

Bu yazıtlar bir Türk prensine aittir. Şöyle seslenir, zamanın sarmalından halkına;

Ey Türk!  Üste mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe, yöreni, töreni kim bozabilir.

Saygılar