Hani hep gündemde ya sevgili dostum; emeklilerin durumu ne olacak sorusuna aranan cevap! Kısaca içler acısı bir tablo ve bu tablonun içinde mağdur olup yaşamdan küsen insanlar...Yıllarca hayalini kurduğu emeklilik hali, tam bir kaosa ve yılgınlığa dönüşmüş durumda. Her halukârda bir gerçeğin altını tekrar çizmekte fayda var! Örgütsüz toplumlar, kendilerine, siyasetçilerin biçtiği şeyler ne ise onu kabul etmek zorundalar...
"Emekliler yılı kutlu olsun!" diyerek, onlarla dalga geçmenin, geri zekâlı yerine koymanın ölçüsü de bu olsa gerek...
"Emekleyerek yaşamaya devam edin; biz sizi iyi kötü bakarız; önünüze ne konulursa ağzınızı açmaya hakkınız yok" demektir bu açıkçası...Bilinçaltında, "o kadar yıl çalıştınız ama devlete yük oluyorsunuz; bir an önce ölün de kurtulalım sizden" demek gibi bir şey... Ya da,
"sizi gidi sürüngenler sizi...Öyle çalışmadan, yan gelip yatarak insani bir ücreti hak etmiyorsunuz; kendinize ek işler yaratın" demektir kısacası...
Hayatın saçmalıkları karşısında kendini boş yere kasma sevgili dostum!
"Yürüyerek yollar aşınmaz!" diyen siyasetçinin yolundan giderek sesini duyurmazsan, tepki göstermezsen, hâlâ "ağlamayana mama yok!" diye düşünüyorsan korkma, çık sokaklara...
Öyle siyasetçinin hamasetlerine de aldanma ve endişe etme! Korku duvarı çoktan yıkıldı...
Tek devlet, tek millet, tek vatan ve tek bayrak derken sevgili dostum; tek dilim baklava, tek dilim karpuz kavun ve tek dilim peynire ve daha nice tek dilimlere kadar düştü halk çoğunluğu vesselam...Bazen de dilimin varlığı bile unutulur. Şakası bile ağır gelir insana...Sırf, gıcıklık olsun diye, "Sağolasın izocam...!" diyerek, senin de siyasetçiyle dalga geçme hakkın var ve bu sende saklı...!
Velhasılı kelam; elalem ne derse desin sevgili dostum; millete yük olanlar, emekliler değil; ahlâki hassasiyetlerini ve vicdanlarını kaybetmiş siyasetçi takımıdır vesselâm...
Günümüzde insan olmanın çok ağır bedeli var sevgili dostum! Ya parçası olacaksın alçaklığın, haysiyetsizliğin ve onursuzluğun; ya da yılgınlığa vurup kendini çekileceksin bir kenara... Yoksa, inim inim inletirler; seni parçalarlar. Karar seni elbette...