Bilgenin dediği gibi sevgili dostum:

"Dünyanın başına 

Dünyada gözü olmayanlar geçmelidir.

Bu dinin peygamberi, kendisini Zerdüşt, Mani, Mazdek ve Konfüçyüs gibi saraylara atmak için ortaya çıkmadı. Sarayın şairleri, nedimleri ve efendileri arasında oturmak için gelmedi. Orayı yıkmak, viran etmek için geldi...Dini, Allah'ı halka; hurmayı kendilerine ayırıp, geriye kalan yoksulluğu ilahi kutsallık olarak gören yağmacı kafaların efsanesine baş kaldırmayı insanlığa öğretmeye geldi.

Dua; çirkinlik, alçaklık, ayıp ve ihanet gibi lekeleri yıkayıp temizleyen bir madde değildir.”

Ülkenin gündemine bakar mısın sevgili dostum! Her seçim öncesinde olduğu gibi, her siyasetçi, kendisine nasıl bir rol verilmişse o rolünü oynuyor; sadece oy uğruna...! Ne yap et, milletin oyunu al, rezil olma duygusu...! 

Politika olmalıdır; gereklidir ama, bu kadar saçmalıklara gerek var mıdır bilinmez işte? 

Hiç durmadan koşmaya devam edersen, mola vermezse ruhun, kazananı asla belli olmayacak yarışlara girersen yorulursun sevgili dostum!
Yorulursun...

Razı olmuyorsun; huzur istemiyorsun; topluma huzur da vermiyorsun. İnsan olduğunu ve hata yapmaya meyilli olduğunu hatırlatmazsan kendine, yorulursun.

Yorulursun sevgili dostum; yorulmakla kalmayıp yorarsın da, unutma...! 

Kabullenmenin başarısızlık değil, başarı için ilk basamak olduğunu öğreneceksin. Merhametin, sadece senden acizlere değil, bizzat insanın kendine de etmesi gerektiğini, şükretmenin fakirlere has bir eziklik olmadığını kabul etmezsen yorulursun elbet.

Bunları yapmazsan kendi giyotinini kendin hazırlar, başını oraya kendin yaslar, gözlerini kapatıp kendi sonunu korku içinde beklersin öylece...

Bu dünya doyma, rahata erme, tatmin olabilme yeri değil. O makamlara, bir şeylere sahip olmak için çıkıyorsan yazık sana. Oysa ki, toplumun göz önünde bulunan liderleri, topluma sahip çıkma ve onu kimsesiz bırakmamak için vardır. Devlet, güvenilir bir liman olmaktan çıkarsa sevgili dostum; ne politika yapmanın, ne de seçilmiş olmanın bir anlamı kalmaz...

Bu dünya öylece geçip gitme, giderken de en güzel şekli ile geçme yeri sadece. Herkes yetenekleri doğrultusunda bir katkı yapar hayata.

Başka bir anlam yüklersen yorulursun; hem de çok yorulur, yılgın bir adam olursun...

Kimileri günahıyla yücelir; kimileri sevabıyla alçalır sevgili dostum! Hadi ayıkla pirincin taşını...

Hali hazırda, çayını, kahvesini şekerle değil de sevdiği insanlarla tatlandıranlara selam olsun!

Kalbinizdeki huzuru bozanlardan vazgeçenlere de selam olsun sevgili dostum; selam olsun!

Velhasılı kelam, insanların ruhunu uyutuyorlar; işte asıl cinayet bu! İnsanlığın utanacağı bir cinayet hem de...

Atalarımızın söylediği en doğru söz belki de:

"Erkeği toklukta, kadını yoklukta, evladı yaşlılıkta, kardeşi mirasta, arkadaşı yolculukta, dostunu ise zor durumda tanırsın..."

İşte böyle!