Bankacılık sektörü bir zamanlar en prestijli mesleklerin başında geliyordu...

Gerek nitelikli insan gücü, gerek açtığı istihdam şemsiyesinin  herkesi kucaklayabilecek gücü, gerekse insana dokunan yaklaşımları (senfoni orkestraları, resitaller, opera ve caz konserleri, tiyatroları, prestij kitapları, hatta şirin kumbaraları) ile topluma dalga dalga yayılabiliyordu. Kalpleri kazanıyordu...

İnsanı merkezine alan çok daha insancıl yönetimler söz konusuydu..

Biz de o dönemi yakalamayı başarmış severek çalışan şanslı bir kuşaktık.

Kapitalist sistemin kalesi olarak adledilen bankalar sonrasında gerek ülke bankalarına yabancı sermaye iştahı ve gerekse de teknolojinin özellikle  bankacılık sektöründe  park etmesi sonucu insandan hızla uzaklaşmaya başladı..

Katı regulasyonlar ve dijital dönem bankacı-müsteri ilişkisinin bağını adeta kopardı geriye sadece ağ kaldı bir anlamda örümcek ağı..

Bankacılık faktoring, leasing,  yatırım, portfoy, gyo, menkul kıymetler, sigorta tarafında da büyümeye devam etti...

Haliyle söz konusu koşullar nedeniyle düne kadar tefeci diye etiketlenen faktoring firmalarının yönetimlerine bile başarılı bilgisayar mühendisleri gelmeye başladı. Teknoloji her yerdeydi...

Zaten piramit yapılarda  en baştan beri yukarıdan aşağıya jakoben bir biçimde inen iletişim aşağıdan yukarı hiç çıkamaz oldu. Yönetimler sadece dış müşteriden degil iç müşteriden de koptu...

İşten çıkarmaların artması, kullan-at istihdamı, çalışan ve kurumlar arasındaki gizli psikolojik bağları eritti, karşılıklı  aidiyet-vefa duyguları ortadan kalktı.

Şubelerde yabancılaşma son faza yükseldi. Call center robotuna dönüşen göz teması bile kurmak istemeyen negatif enerji toplarına dönüştü çalısanlar..

Yönetimler ise al gülüm ver gülüm ödülleri, wining-dining toplantıları ile kendi  içlerinde top çevirip bırakın gerçek dünyayı, dijital dünyadan sanal dünyaya geçmekte artık kimsenin yemediği bu oyuna devam etmekte bir mahsur görmediler...

Taa ki dramatik düşüşler ve dramatik durumlar yaşanana kadar!

İnsanı baz almayan hiç bir kurum yaşamaz, insanı baz almayan liderlik ve başarı da hiç bir zaman söz konusu olamaz.

Net!