Akbank 75 yaşında...

Marka olarak muazzam bir yapı...

1990'da ilk Müfettiş olarak kapısından içeri süzüldüğümde muazzam bir kurumsallıkla karşı karşıya kalmıştım...

Her şey kara kaplı talimatnamelerle kurallara bağlanmış, her iş birimi kendi icinde dikeylesip derinlesip sütun sütun yükselip yukarıda piramitin stratejik bir bakış açısını oluşturuyordu...

Bölgelerle super bir koordinasyon ve matrix yapısı vardı...

İnanılmaz bir kurum kültürü vardı.

Vefa-aidiyet üst düzeydeydi.

Sevgi-saygı iklimi herkesi kucaklıyordu...

Başta teftiş olmak üzere iç kaynakla sürekli yükseliyordu...

Kimse kullan-at istihdamına tabi tutulmuyor, bir çok banka krizlerde eriyip kaybolup, TMSF'ye giderken o sıradan günlerini yaşıyordu...
Ne öğrendiysem bu devasa kurumdaki değerli insanlardan ve bu ulusal ve uluslararası geniş networkdeki gözlemlerimden öğrendim...
Bir kez daha dünyaya gelsem yine bu yapıdan geçmeyi tekrar arzu ederim...

Akbank gene aynı muhtesem Akbank tabelası...

Fakat onu ete kemiğe bulunduran insanlar/yönetim anlayışı ve alt yapıdaki teknoloji değişti...

Haliyle içindeki ve dışındaki müşterileri, paydaşları da...

İnsanlar markaları değil, insanları terk ederler...

Markalar insanları değil, insanlar insanları atarlar...

Kurum mensubu olmaktan her zaman kıvanç duyarken, zaman zaman yönetenlerden esef duyduğunuz  zamanlar olabilir...

Bu markanın suçu değildir.

Her markada görülebilecegi üzere seçilmişlerin suçu olabilir.

Bu nedenle nice yeni yaşlara Akbank...

Doğru ve iyi niyetli insanlarla, doğru ve yakışan  yönetim anlayışları ile ve en kalbi duygularla nice yıllara