Mehmet Uçum.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı.
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili.
Külliye’de bir A takımı varsa.
İşte onlardan biri..
Trabzonspor - Fenerbahçe maçının sonucunu beğenmiyor.
Hakemin yönetimini üstü kapalı tehdit vari gönderme yapıyor.
Klavyeden şöyle bir ayar çekiyor;
“Bu mesaja lütfen başka mana yüklemeyin.” girişiyle beraber,
“Sadece tutkulu bir Fenerbahçe taraftarının attığına inanın” diyor.
*
He yani biz attığı mesajı..
Bir sportif, futbol sever olarak yorumlayalım, safça!..
*
Sonra devam ediyor;
“Fenerbahçe yönetimi takımımıza sahip çıkmak konusunda tecrübesiz belli ama öğrenirler eminim. Dediğim şu Fenerbahçe sahipsiz değildir, bunu herkes böyle bilsin. Çünkü burası Türkiye”
*
Fenerbahçe sahipsiz değilmiş!
Öyle üstüne gitmeyinmiş..
Ne yani?
Penaltı penaltı mı değildi?
Hayır herkesçe penaltı.
Buz hokeyi oynayana sor o da ‘hadi oradan’ der geçer..
*
E derdi ne sayın başdanışmanımızın?
Goller gol değil miymiş?
Hepsi nizami gol..
Peki ‘kasap çırağı’ Kim’e verilen sarı kart yerine direkt kırmızı kart olduğunu kendi yazarları bile kabul ederken, İstanbul medyası ıkına sıkıla zoraki de olsa bunu derken, sayın baş danışmanının derdi ‘kim’ yada ‘ne’ ki?
Trabzonspor’un zaferine gölge düşürüp, ligin diğer maçlarında hakemleri hizaya çekmekse, o zaman Külliye’deki görevini bırakacak, karşımıza formasıyla çıkacak!
Durup dururken..
Trabzonsporluların devlete olan inancı ve sevgisini tartmaya kalkmasın!
Haddine değil..
İKİ GÖRÜŞLE KENDİSİNE SESLENELİM;
Birincisi Cumhurbaşkanlığı külliyesindeki makamınız her önüne geleni sosyal medyadan tehdit etmenize yol vermez.
İkincisi Cumhurbaşkanlığı makamını arkanıza alarak ayarsızca ‘halka sesleniş’ yapamazsınız..
YA TAM TERSİ OLSAYDI?
Bu sözleri Külliye’de Trabzonsporlu bildiğim Başdanışman Oktay Saral’ın söylediğini varsayalım.
Trabzonspor’un da tam tersi Fenerbahçe’ye aynı şekilde yenildiğini düşünelim.
Ne olurdu?
Tahminim;
Oktay Saral bir daha Külliye’yi görmeyi bırak, adını bile anamazdı!