Sevgili dostum; hayatın her anında karşılaşılan ve akıl oyunları denilen her hamlenin doğruluğundan şüphe duymalısın!  
Toplumun her kesiminde yükselen bir özgüven duygusu varmış gibi görünse de, aslında herkes ama herkes bırakın başkalarını, kendine, kendi vicdanına bile yalan söylemekle meşgul! Bu meşguliyet öyle bir zirve yapmış ki, artık kimin yalan, kimin doğru söylediği konusunda insanlar şaşkın ve bir o kadar da bıkkın...

Toplumda yükselmiş gibi görünen dini değerler,  hayata yansımıyor gibi sanki!

Herkesin dilinde bir din bilgisi dolaşıp duruyor; inançlar üzerinden ahkamlar kesiliyor; ama, yaşamın içine işleyen ve kullanan yok gibi! Buna, samimiyetsizlik ya da ne derseniz deyin ama, bu kadar alınıp satılan, üstünde konuşulan bir din konusunu kimsenin kullanmaması ve yaşamaması da ayrı bir muamma...

Galiba peygamberin karakteri ve ahlaki kimliğini unutmuş bir dindarlık modası yayılıyor.

Oysa ki, dünyanın, örnek insanlar listesinde en başta yer alan peygamberin hayat hikayesini belki hepimiz görmezden geliyoruz ya da anlamıyoruz veya anlamak istemiyoruz. Açıkçası,  hiç de dinimizin ruhuna uymayan, rivayetler, mitolojiler, mucizeler ve masallastırılmış hikayeler üzerinden anlatılan bir dine dönüştürüyoruz.

Güzel ahlak, temiz vicdan, barış ve esenlikten yana olmak, güven duygusu, adaletli ve affedici olmak, paylaşımcı, dayanışmacı ve yardımlaşmacı olmak, düşeni ayağa kaldırmak, yetimleri ve yolda kalmışları koruyup kollamak, merhametli, sevgi dolu ve şefkatli olmak gibi insanlık değerlerini el üstünde tutmanın erdemli bir yaşam tarzı olduğunu unutuyoruz. 
Velhasılı kelam sevgili dostum; kendi aklınla  başbaşa kaldığında başkalarının yalanını reddecek; gerçek doğruları söyleyecek, vicdanının sesini dinleyecek ve öylece namus, şeref ve haysiyetinle insana yaraşır şekilde onurunla ve iffetinle yaşayıp terki diyar edebileceksen ne mutlu sana!

Yoksa kısa film şeridi misali hayatın hiçbir anlamı elbette olmayacaktır. Sen, sen ol sevgili dostum; hayata anlam katacak her ne varsa ondan yana ol!

Bırak başkaları sana ne demiş ya da dememiş; hiç de önemli değil...