Şu siyasetçiler ilginç, bir o kadar da tuhaf insanlar sevgili dostum! Muhalefette iken halkçı olurlar; memleketin sorunlarını günbegün gündemde tutarak iktidar olmanın hayalini kurarlar; iktidar olunca da, sanki aynı insanlar değilmiş gibi memleketi sorunlar sarmalına bırakıp sonra da çözüm ararlar ya da memleketi öylesine bırakıp çekip giderler; halkçılığı falan da unuturlar! Geride kalanın canı çıksın dercesine...

O kadar çok mesele bırakırlar ki arkalarında, görevi devralan için işin içinden çık çıkabilirsen! Eğitimden sağlığa, barınmadan beslenmeye uzanan, dağ gibi büyümüş meseleler ha bugün ha yarın derken bıkkınlık derecesinde çözülmeyi bekliyor...

Ülkenin gerçek gündemine dair degisik görüşler olsa da, en isabetlisi bir öğretmenin kaleminden çıkanı olmalı sevgili dostum!

Ben, her şeyin başının eğitimle ilgili olduğunu düşünüyorum. Maalesef egitim bu ülkenin Titanic gibi batık, suyun altında çıkarılmayı  bekleyen ama yıllarca hiç çıkarılamayan paslanmış bir  gemisidir. İktidardaki Milli eğitim  bakanımız önce, öğretmen diploması  alıp da atanamamış ögretmenine üvey evlat muamelesi yapabiliyor.

Ülkenin büyükleri, bu konuda kendini yetiştirememiş maalesef. Bu işte bir yanlışlık varsa, önce ögretmenlere ve okullara bir ayna tutalım. Neden liyakatli, vicdanlı, değer sahibi, özü  sözü bir, yalan söylemeyen, sürekli kendi kişisel çıkarını, yararını düşünmeyip  başkalarının da faydasını düşünen  nesiller, insanlar  yetiştiremediğimiz için öncelikle biz  eğitimcilerin, günde on ders de yapsak,  okulların islevsel olamadığını görebiliyoruz.               

Anlattıklarımız, verdiğimiz insani değerler asla  davranışa ve uygulamaya dönüşmüyor. Sanırım, sadece anasınıfı ve ilkokul öğrencilerimiz  dışında büyüdükçe  hep bir Türk modeli olarak aklımıza  estiği gibi kuralsız, bencil, sınırsız  davranış modeli sergiliyoruz. Çocuklara hangi kitabı okudun, nereleri ziyaret ettin? vb...sormuyor; kaç tane soru çözdün? diyoruz. Mekanik test ve tost çocukları yetiştiriyoruz.   Üzülerek söylüyorum; alttan gelecek nesil son derece bencil bireyci, maddeye, markaya, statüye  eşyaya değer veren bir nesil. Nasıl düzelir, nasıl değerler verilir bilmiyorum? Yalnız bu sınav, toplumdaki, at yarışlarında insani  değerler yerine  maalesef sadece rakamlar önemli.  Acilen ders  müfredatlarını azaltıp yaşam becerilerini vermeye, önemli  değerleri aktarabilmek üzerine yoğunlaşmalıyız diye düşünüyorum..."

Velhasılı kelam sevgili dostum; öğretmenlerinin ve emeklilerinin sesine kulak kabartmayan bir hükumetin, aynadaki görüntüsüne bakmasında fayda var; hem de çooook!