Karadeniz'in doğusunda yaşayan her insan, rutubetten şikâyetçi olsa da, nihayetinde yağmur doğaya ve bitki örtüsüne can veriyor sevgili dostum!

Yoksa bu yemyeşil görüntü nasıl oluşabilir? Yağmur yoksa, milletin halinin perişan olacağı kesin. Yağmur hem bir bereket kaynağı, hem de, şehirleri, kasabaları ve ilçelerin doğal temizliğini yapan bir nimet olduğunun herkes farkında...Caddeleri, sokakları, kaldırımları yıkayıp mis gibi yapıyor...!Özellikle yaz döneminde, şehirlerin çöp meselesi tekrar gündeme geliyor. Yani, belediyecilik hizmetinin ne derece sağlıklı yapılıp yapılmadığı ister istemez eleştiri konusu oluyor. Çöp arabaları, çöp temizleyici işçiler bir düzen dahilinde büyük bir hizmeti ifa ederken, çöplerin yaydığı koku başka bir soruna neden oluyor. Önceki yıllarda, Trabzon özelinde, belediye şu tankerlerinin sabahın erken saatlerinde sokakları tazyikli suyla yıkaması, şehrin sokaklarının temizliği için vazgeçilmez işlerden biriydi. Bu araçlar, şimdilerde park ve bahçelerdeki çiçekleri sulamada kullanılıyor.. Zaman zaman çöp biriktirilen noktalar, görevliler tarafından ilaçlansa da, bu alanların yıkanmayınca, ister istemez rahatsız edici kokular saçıyor.

Acaba, yağmur yağmazsa halimiz nice olur!

Velhasılı kelam sevgili dostum; alt yapı ve üst yapı yatırımları adı altında büyük işlere imza atan belediyelerin, bu hizmetleri temiz ve sağlıklı tutmak gibi ciddi bir görevi de var. Millet olarak, yaşadığımız şehirle gurur duymak ve övünmek hepimizin hakkı! Bu hakikatı dile getirmek de, her yurtsever insanın görevi olduğunu söylemekle yetiniyoruz.

İşin aslında dünya, bir sahnedir sevgili dostum! Herkes, bu sahnedeki oyunda rolünü oynuyor! Sonra oyun bitiyor; sahnedekiler çekip gidiyor...Oyunun yazarı da kalitesi de önemli tabi ki...

Sonra başka oyunlar yazılıyor ve başka oyuncular...! Hayat böyle devam edip gidiyor işte!