Sadece başkalarıyla değil, sevgili dostum; kendimizle de kavga etmeye başladık! İnsan ilişkilerinde ve iletişim biçimlerinde sert mizaçlar ön plana çıkıyor..." Bas git, akıllı ol! Sen beni tanıyor musun? Benim kim olduğumu biliyor musun?  gibi meydan okuyucu ve tehdit edici cümlelerin ardı arkası kesilmiyor; adeta sıradan bir yaşam biçimine dönüştü. Öfke dilinin zirve yaptığı dönemler bunlar...Birbirine düşmüş aileler, karmaşık miras meseleleri,  herkesin birbirinin arkasından dedikodu yaparak birbirlerini tahrik edici ve meydan okuyucu hal ve hareketleriyle birbirinin kuyusunu kazma çabaları da başka bir alem...

Bakışlardaki sertlik, öfke ve kinin yüze yansımasından ibaret! Herkes kendisine haksızlık yapıldığından bahsededursun, ortada haksız hiç kimse yok gibi...Insanların hak arayışları da nafile! Hukuk, kâğıt üzerinde başka, yaşamda başka kurallarla işliyor; vicdanlara seslenen hiçbir yanı yok! Yapılan haksızlıklar ispatlanamıyor; ispatlansa da sonuç alınamıyor; cezaya dönüştürülemiyor. Telefonla, mesajla ve bizzat yüz yüze herkesin bir hakaret ediş biçimi var artık! Kaderine terk edilmiş, cebinde beş parasız dolaşan çoğunlukların  yanında mutlu azınlıkları her daim görmek mümkün...İnsanların emeğini değişik yollarla sömüren bankalar, döviz ve altın üzerinden yapılan borçlanmalar,  insanların ömründen ömür  götürüyor...

Ödenemeyen yasal borçlar, gün geçtikçe katlanıyor; avukat ve icra masrafları dahil borcunu ödeyemeyenlere daha ağır bir yük bindiriliyor. Milyonlarca icra ve haciz dosyası işleme giriyor; yani işin  açıkçası sevgili dostum; kapitalist sistemin sadece kötü yanları işliyor ülkemizde.  Kanunların açıklarından yararlanan uyanık  borçlular da var elbette; onlar üzerlerine kayıtlı her ne mal varlığı varsa, tedbir amaçlı başkalarının üzerine devrediyor ve alacaklıların elini zayıflatıyor...Bu arada sermaye el değiştiriyor; fırsattan yararlananlar ucuza gayrimenkul satın alarak kârlı yatırımlar yapıyor; gücüne güç katarken birileri de kaybetmiş oluyor...Bir taraftan yüz yüze eğitime geçen üniversite öğrencilerinin yurt sorunları gündemi meşgul ediyor ve daha neler neler...!

Velhasılı kelam sevgili dostum; ülkemizin önceliklerine odaklanıp herhangi bir çözüm üretmek yerine, üst üste yapılan siyasi anketleri, millet ve cumhur ittifakının oy oranlarını tartışıyor; partilerin adaylık tartışmalarını,  dedikodularını dinleyip, 2023 de kim başkan olur? şeklinde ahmakça konulara kafa yorup enerjimizi de zamanımızı da harcıyoruz millet olarak...

Diğer tarafta muhalefet parti temsilcilerinin ve iktidar mensuplarının  acımasız propagandaları, birbirine karşı hakaretvari konuşmaları, siyasi terbiye ve ahlaktan tamamen uzaklaşmaları hemen her günümüzü yakıp geçiyor; ve sonuçta toplumun sorunlarına derman olamayan konuşmalar,  tartışmalar ömrümüzden ömür götürüyor; lakin biri çıkıp bu saçmalıklara dur diyene kadar!  Parti çöplüğüne dönüşmüş ülkenin etkisiz siyasetçileri ve çaresiz insanlarının arasından sıyrılıp çıkan menfaatperestlerin, "gün bugündur " deyip servetlerine servet katmakla meşguliyetleri de hiç eksik olmaz. Açıkçası sevgili dostum; düzensiz düzenden memnun olan insanlar olduğunu da bilmelisin!