Siyasetçi aklı işte sevgili dostum! Sırf yerini korumak için halkı uyutma eylemlerine sıkça başvurur; insanları kandırır...Bir taraftan, yerli ve milli savaş makinaları ile gövde gösterisi yapar; bir tarafta kahramanlık hikâyeleri; bir tarafta olası düşmanlıklar üzerinden güvenlik kaygıları yaratarak; açıkçası halkın önüne, "özgürlük mü, güvenlik mi?" tercihini koyarlar...Anadolu insanı ne yapsın, güvenlik tercihi yapacaktır elbette...

İnsanların medyaya olan güvenlerini sarsarlar ki, gerçeğin doğasından şüphe duysunlar!

Toplumu kutuplaştırıp birbirinden uzaklaştırırlar. İnsanların birbirine olan güven duygusunu sarsarlar! Bir taraf, diğer tarafı insan olarak görmeyi bıraktığında, insan hakları da engel olmaktan çıkar. İnsan hakları ve özgürlüklerinden çok kendi çıkarlarının çarkları işlesin isterler!
Aydınları ötekileştirirler! Hakikatın peşinde koşanları susturmak için bütün hamleleri yaparlar. İnsanlar, insanları dinlemeyi bırakırsa, her tarafa çekilebilirler.

Başlangıçta para ve güç peşinde koşanlar, bir şekilde çok paraya sahip olunca artık mevzu para olmaktan çıkar; güç isteğine dönüşür. Güç istiyor; güce taparak kendi kafasındaki rejimi kurmak istiyor. Ve onu hemen şimdi, bu aşamada istiyor. Ama seçmene, "ben rejimi değiştireceğim" demiyor; kazanmak için her şeyi mübah görüyor kendi davası için...Milliyetçi muhafazakâr seçmenlerin birlikteliğini sağlayarak yerlerini garanti etmek isterler.

Velhasılı kelam sevgili dostum; hazırlıklar tamam; er ya da geç havai fişekler atılacak, çoban ateşleri de yakılacak. Kim kazanırsa kazansın; biz halkız sevgili dostum; biz kazanacağız!  Demokrasi festivalini ve şölenini biz kutlayacağız...