Memleketin durumu, yalnızlaşan insanların sayısının gittikçe artmasından ibaret sevgili dostum! Bir tarafta, yoklukla ve yaşamakla ölmek arasında mücadele edip direnenler; diğer tarafta ise varlık içinde olup da aklı fakir olanlar! Hiçbirinin birbirine ne faydası ne de ilgisi var! Fakirleşenlerin sayısını artık kimse tahmin dahi edemezken, zenginleşenler, hayal edemedikleri bir yerde buldular kendilerini. Yukarıya doğru çıktıkça, alttakileri unuttular; ne yerler, ne içerler, dertleri var mıdır, yok mudur merak dahi eden yok! Ruh hali dibe vurmuş, ağır yük altındaki insanların gülmeyi unuttuğu bu dönemde, birileri de kıs kıs gülerek zenginliğine zenginlik katmakla sevinedursun, devlet aklı da yerlerde sürünüyor...Akıl almaz teorilerle ülkeyi yönetme arzusunda olanlar, adeta halk üzerinde bir deney yapmakla meşgul...Unutma ki sevgili dostum; açlıktan, yoksulluktan, dertten ve kederden hayatını kaybeden insanların cenazelerine gitmek, taziye ziyaretinde bulunmak; iş olsun torba dolsun, tamamen ayıp olmasın türünden, samimiyetsiz bir zihniyetin ürünü. Ekmeğini paylaşmayan ama açlıktan ve borçtan kahrolup ölüp giden komşusunun acısını paylaşan lanet bir insan topluluğu olduk  açıkçası...Sevgili dostum; insanın feryadına, hayattayken yetişmek lâzım! Yoksa ne faydası olur  cenazesine katılmakla, toprak atmakla ve su dökmekle mezarlarına..!

Hiçbir insan öylesine girmiyor insanın ve toplumun hayatına...Kimileri ceza, kimileri belâ, kimileri imtihan, kimileri ise armağan...

Çaresiz ve sahipsiz kalan bir milletin ödeyeceği bedel elbette büyük olacaktır. Kamu aklı, devlet çarkını döndürebilmek için yine halka yüklenecek; adeta "bizi seçtiniz, biz zamanında size kazandırdık; şimdi de zor durumdayız, elinizdeki avucunuzdakileri geri istiyoruz; buna mecburuz" dercesine öylesine basit ve bir o kadar ucuz siyaset izlemekle; toplumu birbirine kırdırmakla meşgul! Akıl almaz hikâyeler uydurarak, insanını yokluğa ikna etmeye çalışıp duruyorlar...Geleceğe dair güzel vaatlerde bulunup milletten anlayış bekliyor...Bütün bunlar olurken güya milletin haklarını savunan muhalif siyasetçiler de ış olsun torba dolsun ve körler sağırlar birbirini ağırlar kabilinden laflarla günlerini gün ediyorlar ve halk nazarında itibar elde edeceklerini düşünüyorlar. Bu kadar siyasal partinin var olduğu bir ülkede bu kadar yeteneksiz siyasetçilere hiçbir dönemde rastlanmadığını da söylemek gerekiyor. Basiretsizler ve halkın yarasına merhem olamıyorlar; sadece laf ebeliği yapmakla meşguller! 

Velhasılı kelam sevgili dostum; saçma sapan kamu aklı ve onun hikayelerine ve halkın sorunlarını iyi okuyamayan siyasetcilere hazırlıksız yakalanmış olsak da,  pozitif düşüneceksin! Hayata sımsıkı sarılacaksın, kaybetsen de üzülmeyeceksin! İşinden gücünden şikâyet etmeden, bu da elbette geçecek diyerek, sevdiklerinle vakit geçireceksin. Sevmeye devam edeceksin; bileceksin seversen hücrelerin yenilenecek! Kışın sonu bahar; elbette gün gelir devran döner; insan insanlığıyla kalır; zalimler ise zulmüyle anılır diye düşünecek ve öylece dua edeceksin...

Selam Olsun, Yaşamaya Çalışanlara! Selam Olsun, bir avuç onurlu ve temiz vicdanlı, dava sahibi yurtsever Türk insanına! Selam  olsun, sevgili dostum; selam olsun!