Teknoloji büyük bir hızla yol alırken, bu hıza yetişebilene aşkolsun sevgili dostum!

Akla hayale sığmayacak gelişmeler yaşanıyor  bilim dünyasında...İlginç icatlar yapılıyor; ilginç  ürünler sürülüyor dünya piyasalarına... Çağdaş dediğimiz  toplumlar, hayallerinin peşinde koşarken ve bütün dünyaya ürettiklerini pazarlarken, bizler sadece alıp tüketen tarafta yer almakla yetiniyoruz; bir maharetmiş gibi... İnsanların öyle yada böyle gelirleri artıyor; yada azalsa da, yeni nesil için araba ve ev sahibi olmak artık sıradan bir şeye dönüşmüş gibi. Yaşam standartlarının alabildiğine yükseldiği ve beklentilerin arttığı bir dönemde yaşadığımız kesin artık! Tüketmeyi ve ürettiğinden fazlasını talep eden bir nesil, teknolojinin bu hızına karşı büyük bir ilgi duyduğu gibi, tutkularının da esiri oluyor çoğu kez. Bizim neslin aklına asla gelmeyecek ve hayalini bile edemeyeceği gelişmeler yaşanıyor. Kısacası sevgili dostum; eskiden nimet kıt iken artık nimet bollaştı ve bollaştıkça ona sahip olmak için birbirimizle adeta yarışıyoruz; gücümüz olsa da, olmasa da! Sadece arzuluyor ve istiyoruz ama bedelini kimin ödeyeceği kimsenin umurunda bile değil! İnsanlar, birbirini kıskanma ve çekememezlik yarışına girmiş acımasızca...Eşyalar konuşuluyor sadece ve eşyalar üzerinden başarı hikâyeleri  anlatılmaya çalışılıyor. Herkes kafasını kuma gömmüş gibi; kimsenin masmavi gökyüzüne bakası bile yok! Menfaatler üzerinden gelişen insan ilişkilerine şahit oluyoruz artık. Herkes birbirini kullanmanın, gücün önünde eğilip yalakalık ve dalkavukluk yapıp çıkar elde etmenin peşinde koşturup duruyor. Herkes, gücüne ve koşullarına göre yaşamayı unuttuğu gibi, ışıltılı yaşam hayalleri zirvede; hiç de vazgeçilecek gibi değil...

Ne mi olacak sevgili dostum; elbette duvara toslayacak toslayacak olan; her türlü rezillik ve rüsvalıkla beraber... Utanma ve arlanma duygusu yerle bir olmuş; Allah korkusu yani, sorumluluk bilinci zayıflamış bir toplum olmaya namzet bir ortamda yaşamak zorunda kalıyoruz!

Belki de, yaşanılanları en İyi anlatan dizelerden biri de, Trabzonlu şair ve yazar Zafer Akkol'a ait:

AZITMIŞ İNSANOĞLU
Kıyâmet mi yaklaştı Acun mu son bulacak?
Yitirmiş beşeriyet edebini şânını
Sonsuz nimetlerini Rahmân bir bir alacak
Azıtmış insanoğlu kaybetmiş imânını...

Tadılmadık hiçbir zevk hiçbir lezzet kalmadı
Ne helâl ne de haram yiyen tatmin olmadı
Kimse musîbetlerden zerre ibret almadı
Herkes bir hiç uğuruna harcıyor zamanını

Öylesine doyduk ki sığmaz olduk dünyaya
Mars’a koloni kurduk uyduları da Ay’a
Düşman olduk EDEB’e bitti cümlede HAYÂ
Herkes kendi nâr’ında seyretsin dumanını

Tanımaz oldu kimse Ceddini atasını
İnkâr ediyor evlât öz be öz babasını
Neden doğurdun diye suçluyor anasını
LÛTÎ’ci gençler sarmış dünyanın dört yanını

“Muhammedi’yim” diyen şu Müslümanlar var ya?
Sazına türkü demez Gitar’a söyler Arya!
Kelâm hakkı kalmamış öz vatanında parya!
Dilini yutmuş gibi saklasın İMANINI...!

Kimsenin güveni yok artık biri birine...!
Kimi homo-nono...ki...kimi deyyûs kimi ne!
Gömüldük ağıza kadar cehâlet kirine...!
Nasıl yakıp da kül etmiş insanlık, irfanını...?

Sinek gibi avlanıp pat pat dökülüyoruz
Nüfus kayıtlarından bir bir sökülüyoruz
Utanmadan daha çok dans edip gülüyoruz
Vehâmeti çakmayan kullanmaz izânını...!

Musibetler vurdukça dine saldırıyoruz
Cenâzelerimizi yalnız kaldırıyoruz
Yedi yetmişimizi küfre daldırıyoruz
Düşman görüyor herkes en yakın insanını

Yiyip içip yaslanıp...yalnız, tüketiyoruz...
Her şeyi bitirdik de nargile çekiyoruz
El Âlem  Ay’a çıkmış biz LÛTÎ’yiz diyoruz
Kim kurtarır insanın şu bozulan kanını...?

Gel bir odaya kapan tek başına bir düşün!
Sokaktan duyulacak avaz avaz gülüşün!
Çünkü o uzletinde kimliğini görmüşün...!
“Yanlıştayım!”deyiver kabul et nâdânını
Birkaç pula değişme Dağ gibi imanını...!