İnsanlığın gerçek düşmanları, yapmak istediklerini "hukuka ve adalete uygundur" kisvesi altında binbir çeşit kötülüğe imza  atanlardır sevgili dostum!

Oysa herkes biliyor ki, ekmek, aş ve su bulmada insan gecikebilir;

Bir binanın temeline taş bulmak gecikebilir;

Devlete baş bulmak gecikebilir;

Ama adaletin tecellisi geciktirilemez sevgili dostum! Tez verilmeli haklının hakkı, haksızın cezası...

O adalet terazisi denilen şey, mazlumun haklarını koruyamıyor ise o, adalet değil; işkence ve zulümden ibarettir!

Bütün bu olan biten saçmalıklar ve keşmekeşlikler içerisinde mutluluğun ne olduğunu tam olarak bilmesek de sevgili dostum; elbette bir fikrimiz var:

"Sabah severek işe gitmek; işten sonra da bir an önce eve gitmeyi istemektir. Bu da demektir ki, sizin iyi bir yuvanız ve işiniz var...!" Aksini düşünmek bile başlıbaşına bir felaket! Üretmeyen, katma değer yaratmayan ve bir amaca bağlı olmayan toplumların sonunun felaket olduğunu tarih bize söylüyor.

Çocukların ve yaşlıların, savaş bahanesi adı altında katledildiği bir dünyada, ne vicdanen, ne de mantıken ama ile başlayan bir cümle kurmanın imkânı yoktur...Üstelik savaşın vurduğu sivil insan görüntüleri, insan olanların yüreğini sızlatıyor. Nedensizce öldürülen insanlara ve yıkılıp harabeye döndürülen vatanlara seyirci kalmak insanlıktan nasip almamak demek de nedir ki? Çağdaş dünyada, bir yerde, insanlar nedensiz ve haksız yere yok ediliyorsa, ne din, ne milliyet ne de mezhep farkına kimse bakmaz; insan insandır sevgili dostum!
Bu acılara duyarsız kalanlar da, insanlıktan nasibini almamış, vicdan yoksunu aşağılık yaratıklardan ibaret olanlardır... 

Bir de dön bak kendine ey Türk oğlu Türk!

Türk tarihinin Batı kanadına bilinçli bakan her Türk, şunu açıkça görür sevgili dostum:

Selçuklu Devleti kurulurken koyulan adlar,

Selçuk, Arslan Yabgu, Tuğrul, Çağrı, Alparslan iken,  yıkılırken Gıyasettin, Keyhüsrev, Keykavus, Keykubad...

Osmanlı kurulurken, Gündüz Alp, Ertuğrul, Ataman (Osman), Orhan...

Yıkılırken, Abdülmecit, Abdülaziz, Abdülhamid, Vahidettin...

Velhasılı kelam sevgili dostum; tarihin sayfaları bize çok şey anlatmasına rağmen, halen, sahteliğin, yavşaklığın, kahpeliğin ve samimiyetsizliğin tüm zamanların rekorunu kırdığı bir devirde yaşıyoruz!

Bunlardan beslenenler ve zevk alanların itibar gördüğü bir zaman sanki...

Hiç kimse, gerçekten sevebileceğine, sevildiğine veya sevilebileceğine inanmıyor artık!

Alın size yeni Türkiye ya da yeni dünya düzeni! Paşa paşa kullanın...