"Sabır, ümitsizliğe düşmeden canla başla mücadele ederek ayakta kalmak ve yol almaktır" der bilge adam.

Sabır, yolun sonunu görenlerin duruşudur ve hayata karşı takındıkları bir tavırdır. Bunun için  adam olmak, insan olmak gerekiyor çoğu kez! Sabırsızlık ise insanın bütün kuvvetlerini işlemez hale getirerek pasiflestiren uyuşturan bir duruş; öylesine kalakalmak yani...
Hayat, önümüze koyduğu her zorluğun karşısına bir de kolaylık getiriyor sonuçta.

Bir kapı kapanınca birçok kapı açılıyor elbette. Bunu aramak, ileri atılmak ve sıçrama yapma becerisi yapmak kaçınılmaz oluyor. Allahtan gelecek yardıma ancak böyle hak kazanilabiliyor sevgili dostum!

Yılgın ve kırgın olmadan, kenara çekilip hayata küsmeden cesaretini toplayarak ileri atılmaktan ve dik durmaktan, onurlu bir duruştan bahsediyoruz sevgili dostum! 
Bütün bunların yanında atalarımızdan devraldığımız; sanki kutsalmış gibi soyleyedurdugumuz bazı atasozlerimiz var ki, bu cağda insanın utanası geliyor! Atalar dinine ve ahlakına dönüşmüş; esasında namussuz atasözleri bunlar!
Gelen ağam giden paşam!
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!
Devletin malı deniz, yemeyen domuz!
Siz gülmüşse sükût altındır!
Atı alan Üsküdarı geçti!
Ve daha niceleri...

Ecdadımızın şuuraltında yatan bu kötü alışkanlıkları, elbette bizim için ilham kaynağı olamaz artık!
Velhasılı kelam sevgili dostum,atalarindan daha iyi düşünmelisin artık!

Çağdaş dünyada aklın ulaştığı çapı bunlarla yakalayamayacagini bilmelisin. Açıkçası atalar dinine ve kültürüne körü  körüne sarılmadan, eleyerek zenginleşir dünyanı!

Nihayetinde aklın süzgecinden geçirmeden hiçbir şeyi kabul etme ve savunma! Kötüleri yaşatma, dillendirme ve doğrudan tarihin çöplüğüne at ki, sonraki nesiller daha ahlaklı ve karakterli bir duruşları olsun!