Tarihte Anadolu coğrafyası; depremden, sele, yangına ve salgın hastalıklara uzanan çok çeşitli felaketler gördü sevgili dostum!

Tarih kitaplarında pek anlatılmaz bunlar elbette...Malesef yaşadığımız bu güzel coğrafyanın gerçeği yer sarsıntıları. Eskiden "zelzele oldu" denilirdi. Bazen yıkıcı bazen yıkıcı olmayan...Ne acılar yaşandı Allah bilir geçmişin karanlıklarında...Geçti gitti; elbette bu da geçip gidecek! Elbirliğiyle, yardımlaşarak acılar hafifletilecek sonunda. Bazısı kader diyecek, bazısı din kaynaklı felaket diyecek, bir musibet bir bela diyecek, bazısı da "ülkenin gerçeği bu depreme dayanıklı binalar yapmalıyız; hatalarımızdan ders almalıyız" diyecek. Her ne denilirse denilsin sevgili dostum; yıkıntılar arasında ölüm kalım mücadelesi veren insanlarımızın sesine kulak vermenin, kimse var mı? sorusunu sormanın zamanı!

Velhasılı kelam sevgili dostum; her doğal felaket büyük yıkımları da beraberinde getiriyor; can ve mal kaybının kimse doğru dürüst hesabını da yapamıyor. Bu süreçte, birileri çıkıp da, sırf siyaset yapmak için ileri geri konuşup ukalalık yaparsa ağzına bir kürek de siz vurun gitsin!

Zor zamanların insanıdır Anadolusuyla Trakyalısıyla Türk insanı...

Acı, hepimizin acısıdır; acıları dille, bir formalite olarak  değil de, insan gibi paylaşanlara, elini taşın altına koyanlara ve daha beterinden sakındırsın diye Allah'a samimi dua edenlere selam olsun sevgili dostum; selam olsun!

Kim ki, bu acıların üstüne bir çıkar inşa edecekse, işte ona lânet olsun; insanlığın bittiği yerdir! 

Sakın ha...!