Fili yenen ve onu perişan eden karıncanın hikâyesini biliyorsundur sevgili dostum! Fil kendini ulaşılmaz bir noktada görünce, etrafındaki herkesi kırmaya ve aşağılamaya başlar; kendisinden güçlü bir hayvan olmadığını sanar...Sonunda olan olur; küçük bir karınca, koca bir filin hortumuna girerek onu amansızca kaşındırır; kaşıntıdan kurtulmak için kendini acı ile yerden yere vurur ve kan revan içinde kalır. Ta ki karınca kendi isteğiyle çıkana kadar...! Sonunda olan olmuştur; küçük bir karınca, koca bir filden daha güçlü olduğunu göstermiştir...
İnsanoğlunun hayatı da böyledir sevgili dostum! En güçlü olduğunu sandığın an, aynı zamanda en zayıf olduğun andır. Kısacası hiçbir güç mutlak değildir; sadece öyle olduğunu zannedip kendini kandırmaktan başka bir şey yapmaz!
Velhasılı kelam sevgili dostum; herkesi dize getirdiğini, hizaya çektiğini, bastırdığını sananlar, çöker bir gün diz üstü; yalvarırcasına...Çünkü insanın insanla rekabeti, üstünlük elde etme arzusu, kısacası insanın insanla imtihanıdır bu aslında. Koca bir fili durduran da, diz çöktüren de küçücük bir karıncadır altı üstü... Bu dünyada, kesin olan tek şey varsa, o da, insanoğlunun sonunun ölüm olduğudur. Geri kalan her şey ise belirsizlikten ibaret! Sen, sen ol sevgili dostum; şu kısacık ömründe, iyilikten, güzellikten, barış ve esenlikten başka bir şeyin peşine gitme; gidenleri de uyar!
Bizden söylemesi; gerisi Allah kerim...