Çok yakında Türkiye yeni liderini belirleyecek sevgili dostum! Seçim hileleri ve sandık güvenliği dedikoduları arasında, devlet imkânlarının seferber edilmesi, bol keseden adeta rüşvet verircesine hemen her kesimin cebine az ya da çok dokunan, geleceğe dair maddi vaatlerde bulunan, bütün propaganda konuşmaları gece gündüz ekranlarda dönen, ev ev dolaşarak çanta, broşür, seçim gazetesi ve Türk kahvesi dağıtan, kazanmak için her yolu mübah gören bir hükümete karşı muhalefetin eli oldukça zayıf kalıyor sevgili dostum! Bir kez daha anlaşıldı ki, güçlü muhalefet iktidarın işini ciddiye alıp daha dikkatli ve titiz hareket etmesine neden oluyor. Millet İttifakının adayı da, hemen her fırsatta, ekranlarda görünmeyi ve imaj tazelemeyi de ihmal etmiyor. Ne kadar görünür olursan o kadar iyidir diyerek! Kısacası reklâmın iyisi kötüsü yoktur!

İnsanlar ikna olur ya da olmaz o bilinmez ama, herkes şunun farkında ve şaşkınlığındaydı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun Babala tv  programında;

Müthiş bir nezaket ve saygıyla izleyicileri dinlemesi,

Hiç sinirlenmemesi,

Her soruya verecek cevabı ve donanımının olması,

Ülkede olup biten her seyden haberdar ve bilgiye sahip olduğunu göstermesi,

İkna etme derdinde değil; kendi doğrularını söylemenin rahatlığında ve dinginliğinde olması,

İnanılmış her düşüncenin bir karşıtı olabileceği fikrini uyandırması, 

Sıfır egolu bir dil ile herkesi şoke etmesi,

O kadar naifti ki, izleyicilerden kimsenin taşkınlık yapamaması,

Herkese, arzulanan o nezaket dilini yayması,

Sekiz saat kimi koysan yorulması, bunalması ve sinirlenmesi beklenirken, bir noktadan sonra enerjisini, bütünlüğünü kaybetmemesi,

Hiç bir kurgu ve senaryo olmaksızın,  bu kadar saat dik durması, başladığı gibi bitirmesi, seçmenin fikrini değiştirecek mi?

Emekliler her dini bayramda bir asgari ücret ikramiye alacak,

Köy okulları yeniden açılacak,

Yüz bin yeni öğretmen atanacak,

Mülâkat değil liyakat asıl olacak,

Yüz bin sağlıkçı, yüz bin güvenlikçi atanacak,

Liyakatlı kadrolar oluşturulacak,

Parlemento ve bütün  kurumlar güçlendirilecek,
Herkes kendi sorumluluğunu bilecek,

Talimat beklemeden tanımlı görevini yapacak,

Olması gereken kurumlar özerk olacak,

Din ile devlet işleri birbirinden ayrılacak,

Mezhebe bakmadan herkes kucaklaşacak,

Vallahi de billahi de, insanlar

düşüncelerini korkmadan açıklayacak,

Sabahın köründe kimsenin kapısına polis dayanmayacak,

Çıkarlara dokunan herkes terörist ilan edilmeyecek,

Demesi, acaba seçilmek için yeterli mi sevgili dostum?

Velhasılı kelam, herkes şaşkın, herkes iç sesiyle hesaplaşmada...

Daha iyisi olamazdı yani. 

Derin bir sessizliğin sonunda neler olacak elbette herkes merak ediyor...

Bakalım bütün seçim çalışmalarının  seçmendeki karşılığı nedir?

Nihayetinde herkes yoruldu sevgili dostum; herkes! 

Şaibesiz ve hilesiz kim kazanırsa kazansın! Ama Türk demokrasisi kazansın evel Allah!