Hiç bir şeyi düşünerek yapmadığımız için sonuçta bedel ödemek bize düşüyor; yani, halka sevgili dostum...Sadece  paramız mı değer kaybediyor; elbette değil, ülkemizin itibarı ve insanımızın değeri de yerlerde sürünmüş oluyor. Elbette bu kaos ortamında birileri de, kazanmaya, hem de öyle böyle değil; ezerek ve keyifle seyrederek kazanmaya devam ediyor. Çoğunluğun birikimi erirken, eriyen rakamlar küçük bir azınlığın hanesine yazılıyor; buna da kârlı işler diyorlar; hiç utanıp sıkılmadan...Utanmak derken, belki de kaybettiğimiz insanî  değerlerden biri; gerçekten arlanma duygusu da yerle bir olmuş... Açıkçası, kendi toplumunu sömüren bir düzen tekrar hortladı desek yanlış olmaz...

Biri çıkıp eğer durun ey kalabalıklar demezse, vay hâlimize!

Bak işte,  en çok değer verdiğiniz şey, yani para ve altın sizi dinlemiyor...!

Küresel soygun tuzağına düşmüş bir milletin hikayesini yazanlar utansın, biz değil!

Kindarlık ile dincilik birbirinden farksızdır. İkisi de cehalet yüklemesi yapar; ezer, aşağılar ve sömürür sadece...! Bu arada,

Mehdi ya da Mesih gelecek; bu işler çözülecek, düzelecek, dünya  kötülükten kurtulacak diye inanmaya devam edin siz!