Gece uyumayan insanların, gündüze sığmayan acıları vardır sevgili dostum! Daha da önemlisi, gömer içine her ne varsa...Kimse anlamasın diye de, çiçek eker üzerine; nihayetinde altı mezarlık, üstü bağ bahçe...!

Memleketin son elli yılında, olup biten olaylara şahitlik etmiş olan insanlar, derin keder, hüzün ve üzüntü içindeler sevgili dostum! Neden üzülmesinler ki? Ne yazık ki, sürekli dinden, ahlâktan, hukuktan, milliyetten, birlik beraberlikten ve vatanseverlikten bahsedip duran her kim varsa, toplumu adeta büyüleyip esir almış durumda... Beğenin ya da beğenmeyin, iyi ya da kötü işleyen bir devlet çarkı ve kurumlar varken ve geliştirmek için çalışmak varken, sürekli kurumların yapısıyla oynamayı maharet sanmışız...Hani bir laf var ya sevgili dostum; "bir arpa boyu yol alamadık" diye...Ne kadar yol aldığımız pek bilinmese de, cehaleti, yani bilgisizliği ve düşüncesizliği baş  tacı yaptığımız artık çok belli.

Gönül ne isterdi biliyor musun sevgili dostum? Türkiye'de kardeşlik bağlarını güçlendiren bir siyaset, evrensel ahlâk anlayışı, uluslararası alanda göğsümüzü kabartarak "Ben Türk 'üm diyebilmek, savaş karşıtı gösteriler yapan bir halk, haksızlıklara karşı bilinçli ve örgütlü bir toplum, dünyanın en iyi üniversitelerinin arasında yer alan üniversitelerimiz, özgürce düşüncelerini paylaşan sivil toplum örgütleri, ahlaklı, donanımlı ve çalışkan bir gençlik, zor zamanlarda ülkenin varlığı ve dirliği için siyasi gelişmeyi bir tarafa bırakarak bir araya gelebilen siyasal partiler, hukuk sisteminin ve ordunun dosta düşmana güven vermesi, okullarda ümitli, heyecanlı ve hayalleri olan enerjik bir gençlik, gelir paylaşımında adaletsizliklerin en aza indirilmesi, tarım alanları ve fabrikalarıyla zevkle üreten girişimcilerimiz, ürettiklerini piyasa arz edip "Allah binbir bereket versin!" diyen üreticilerimiz, alınterinin karşılığını fazlasıyla alan işçilerimiz, arı ve karınca gibi çalışıp evine ekmek götüren esnafımız, halkla bütünleşen belediyelerimiz, ne yaparsa yapsın her şey vatan için deyip aklını ve mantığını kullanan siyasetçilerimiz, demokrasi bilincini geliştirmek için yola çıkmış aydınlarımız, çocukları, kadınları ve yaşlıları koruyan erkeklerimiz, "yeter ki üretin!" diyerek halkı teşvik eden hükümetlerimiz, adaletten ayrılmayan mahkemelerimiz, toplumsal barışı ve esenliği sağlamak için canla başla çalışan fikir adamlarımız ve filozoflarımız...Daha da önemlisi dinimizi anlatırken, ikiyüzlülükten ve samimiyetsizlikten kurtulmuş din adamlarımızı; söyledikleri ve vaat ettikleriyle yaptıkları arasında uçurum  olmayıp halka karşı dürüst olan siyasetçilerimizi ve devlet adamlarımızı çok izledik sevgili dostum; çok özledik...!

Velhasılı kelam; "pınar baştan bulanır" şarkısının verdiği  mesaji anladığımızda, bütün  işlerimizi, kör topallıktan veya sistemsizlikten kurtardığımızda ve daha da önemlisi bütün dünyada "Türkler, dürüst, ahlâklı çalışkan  insanlardır" dedirttiğimizde, ancak müreffeh bir ülke veya adam gibi adamlar olacağız...Her defasında, "Ne mutlu Türküm diyene!" ve "işte gerçek Müslümanlık budur! " dedirtecek işlere imza attığımızda, göğsümüz kabaracak ve ülkemizle gurur duyacağız. Elbette olacak, buna inanıyoruz! Her şeyden önce, özgür olmak istiyorsan, düşüncenin son noktasına kadar seyahat etmekten korkma sevgili dostum; korkma!