Hani bilge diyordu ya sevgili dostum;

"Babacığım, mezarımı toprakla örttükten sonra üzerine bir ekmek kabuğu ufala.

Serçeler gelir; seslerini duyar; yalnız olmadığıma sevinirim."

İşte, tam da bu ruh halini yaşıyoruz millet olarak. Sen bakma sevgili dostum; oradan buradan, kıyıdan köşeden  saçma sapan konuşulanlara...Bu siyasetçilerin, av ve avcı hikâyeleri anlatmasına tanık olacağız mecburen. Birileri suçlayacak; birileri savunacak ve hatta öfkelenip etrafa tehditler savuracak; hesaplaşmalar havada uçuşacak. Bu yıkım ortamında yanlış kararlar da alınacak elbette; "ama olsun şimdilik söylenecek söz yok; zaman acıları paylaşma zamanı..." denilip susulacak.

Günü gelince elbette hatırlatılacak şeyler olacak...

Mesela, imar barışının bir felaket senaryosuna hazırlık olduğu sorgulanacak,

Mesela, küçük hesaplar yapan hırsız  ruhlu muteahhitler lanetlenecek,

Mesela, liyakatsiz bürokratların "bir şey olmaz boş ver" deyip pek çok şeyi görmezden geldikleri hatırlanacak,

Mesela, yerel yönetimlerde rant uğruna dönen hırsızlık dosyaları açılacak, 

Mesela, yapı denetim firmalarının işleyişi ve hatta ahlâksızlıkları masaya yatırılacak,

Mesela, deprem için toplanan vergilerin akıbeti dillendirilecek,

Mesela, günahsız bunca insanın ölümünden birileri sorumlu tutulacak,

Mesela, milyonlarca insan mağduriyetten nasıl kurtarılacak?

Mesela, üretemeyen depremzedelerin iaşeleri nasıl karşılanacak?

Mesela, "devlet güçlüdür" deyip, bir süre sonra olan biten bütün rezillikler unutulacak mı?

Mesela, bu felaketten, devlet aklı gerçekten bir ders alacak mı?

Mesela, mesela, mesela uzayıp gider bu sevgili dostum!

Velhasılı kelam; kaybolduk, çoğaldık, azaldık, savrulduk, köreldik, parladık, vazgeçtik, yorulduk, yeniden başladık..Öldük belki de, yeniden dirildik...Zamanın ve dünyanın bir sürü halinden geçtik...İnsanız elbette, etten kemikten ama aslında 'enerjileriz' hepimiz, kaynağına yeniden kavuşmasını bekleyen...Doğmak bir mucizedir sevgili dostum; sakın unutma!