İster devlet deyin, ister hükümet hiç farketmez; Türkiye gibi demokrasi kültürü geriye giden bütün ülkelerde, halka tuzak kurmak her zaman doğal karşılanır sevgili dostum!

Cümle alem biliyor ki, şu çağda, geleceğini ve kaderini tek adam kafasına bırakan bütün sistemler, her türlü sonuca katlanmak zorunda. Kimsenin de ağzını açıp şikâyet etmeye hakkı yok. Hele muhalefet partileri yok edilmiş bir ülkede daha beterini yaşamak her zaman mümkün; bugünlerde olduğu gibi...

Kamu açıklarını kapatmak için ek vergilere ve vergi artırımına başvuran hükümetlerin "Ne yapalım başka çaremiz yoktu!" demeye hakları var onlara göre. Çünkü halk yetkiyi verdiğine göre, her yol mübah! Evet bu ilkel ve sığ yönetim kafası, bizim neslin sık sık karşılaştığı hastalıklı bir kafa yapısı açıkçası...

Üst üste hata yapıp hatalarının faturasını millete kesmekten zevk alan bir hükümetler zincirini unutmak ne mümkün!

Vergiyi acımasızca kaçacak bir yeri olmayan sıradan vatandaşa yüklemek çağdaş bir zulümden ibaret!

Elbette ne desek boş diyeceksin sevgili dostum...

Ama işin aslı öyle değil.

Daha çok kazanandan vergi almayı beceremeyen hükümetler, çoğunluğun üzerine dolaylı veya dolaysız vergileri yıkarak kurtuluş umudu taşıyorlar. Ama ya sonuç ne olacak dersen, işte burası çok net! Yıkım ve hüsran...

Vergi gelirinde artışa ihtiyaç varsa, kamuda neden tasarrufa gidilmiyor?

Huzur hakkı adı altında birçok maaş uygulamasına neden son verilmiyor?

Makam araçları cennetine dönen ülkede neden buna bir son verilmiyor?

Meclis lokantasında neredeyse bedava fiyatla yemek uygulamasına neden son verilmiyor?

Ve daha nice soruları size sorarlar sevgili dostum!

"Elim kırılsaydı da oy vermeseydim" diyenlerin feryadı da boş feryad sevgili dostum! Ahmaklıkta zirve yapmış bir millet olarak, bir arpa boyu yol alamadığımız apaçık...

Ama zamanı geldi de geçti artık şunları söylemenin!

"Ey halkım! Dostlar! 

Türkiye Cumhuriyeti'nin gerçek vatandaşları! Beni dinleyin!

Sizin emeklerinizle yarattıklarınızı yöneticiler ve çıkar çevreleri sömürüyor! 

Sizin alınteriniz ve kanınızın üzerine servetler kuruyorlar! 

Var ettiğiniz her şeyin üzerine konarak en iyi hayatları yaşıyorlar! 

Onlar, sadece iyi nutuk atarlar; iyi yalan söylerler ve gözlerinizi boyarlar! 

Halkları için iyi bir şey yapmazlar!

En ağır vergiyi sizler ödersiniz; askere gider sizler ölürsünüz; en ağır şartlarda sizler çalışırsınız; açlıktan nefesiniz kokar; kötü şartlarda çalışıp sizler ölürsünüz! 

Bu durum onların umurunda değildir!

Onların lüks ve şatafat içinde gününü gün edebilmesi için tüm bunlar gereklidir! 

Sen ayağa kalkana kadar da sürecektir! 

Sen ayağa kalkana kadar da sömüreceklerdir! 

Bunun tek çözümü sensin, 

Bunu sen değiştireceksin, 

Sen kendine yardımcı olacaksın, 

Sen kendi kanını emenleri o kanda boğacaksın! 

Senin olanı elde edebilmek için ayağa kalk, 

Sana insanca yaşam yoksa onlara da huzur yok, ayağa kalk!

Onlardan hakkını güzellikle alamayacaksın, Vermeyecekler, 

O rahat koltukları ve şatafatı bırakmayacaklar!

Topluma bütün kötülükleri reva gören tüm yöneticileri ve çıkar çevrelerini gömmeye geldik, övmeye değil!"

Diyecek bir adam ya da siyasetçi varsa buyursun çıksın meydana!

Küçük şeylerle mutlu olabilen insanlara, büyük acılar yaşattınız ya!

Unutma sevgili dostum!

Diktatör ruhlu adamlar konuşur; gerçek liderler ise dinler; mantıklı ve insani çözümler üretir!