Eeeee, şair boşuna dememiş sevgili dostum:
"Beş on münafığın imanına kandık;
Bir uykuya daldık ki,
Cehennemde uyandık..." diye...
Kim ne derse desin sevgili dostum; insanı, yoksulluktan çok adaletsizlik incitir; adaletsizlik!
Adalet arayışı ne yüce bir davadır inan bilemezsin!
Toplumun devlete karşı olan güven duygusunun temel taşıdır. Her ne kadar "hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" ve "Adalet, mülkün temelidir!" dense de, şu hale bir bakar mısın? Halk mı iktidar, yoksa başkaları mı belli değil sanki...Bir sarmala dönüşmüş ittifaklar yumağından çıkan halka kurulan bir tuzak sanki...
Kendini hiç o yana bu yana atma sevgili dostum! Kaçtığımız bütün savaşların yaralarını taşıyoruz galiba...Açıkçası kaliteli bir aldatılmışlık hikâyeleri yazmakla meşgulüz; halk iradesiyle ve siyasal partileriyle birlikte. El ele vermişiz memleketin kuyusunu kazmakla meşgulüz. Yıpranmış bir siyasal azınlığın kölesi olmuşusuz sanki....
Velhasılı kelam; dünya devletleri, son yüzyılda bizi bir defa kıskandı sevgili dostum...O da Atatürk gibi devrimci, özgürlükçü ve emperyalizm karşıtı bir liderden dolayı...
Hani siyasetçiler diyorlar ya, günümüzde,
"Dünya bizi kıskanıyor veya şu, bu devlet bizi kıskanıyor "diye. Külliyen yalan...
Halkıyla dalga geçen siyasetçilere gülüp geçmekle kalmıyor; Türk halkına acıyorlar sevgili dostum; acıyorlar...
Kısaca acınacak halimize gülmekle meşgulüz...
Nihayetinde, bir şey senin için doğru değilse, ne yaparsan yap olduramazsın. Seni neden üzdüğünü anlamlandıramazsın. Eğer, biri senin için doğru değilse, o tüm gayretini seni üzmek için kullanır. Sen, onu terkedebilecek kadar güçlü olduğunda sınavın da biter vesselam!
Şarkı sözünde olduğu gibi:
"Olmadı yâr,
Son pişmanlık neye yarar
Her şeyin bedeli var
Buraya kadar...!"