Anadolu coğrafyasında hangi şehre giderseniz gidin sevgili dostum; hemen her sülalenin bir muhaceret yani göç hikayesi vardır. Bazıları Kafkasya'dan, bazıları Kırım'dan, bazıları Balkanlar'dan, bazıları Iraktan, bazıları İrandan bazıları da Suriyeden vakti zamanında kopup gelmiş insanların, torunlarının anlattığı hikayelerle karşılaşırsın...

Öyle böyle sıradan insan hikayeleri değil bunlar yani. Özgürlüğü için yerini yurdunu terketmiş ve Anadolu'yu yurt edinmiş insanların hikâyesi kısaca bunlar. 

Kendi bindiği gemiyi yakacak kadar deli olan bu insanları, kibritle veya çakmakla korkutmaya çalışmak imkânsız sevgili dostum! Savaşmayı sevmiyoruz derler; bilmiyoruz demezler...! Kısacası, kadınıyla erkeğiyle  "delikanlı yalvarmaz" diyen bir insan kitlesinden bahsediyoruz...

Az gelişmiş olduğunun farkında iseler de bunu bir özgürlük sayarlar sevgili dostum! "Sade yaşar, namusuyla şerefiyle ve iffetiyle yaşar, sade ölürsün" diyen insanlar...!

Eşyanın sahtesini nereye koyacağını iyi bilseler de, insanın sahtesini nereye koyacağını bilemeyen insanlar...!

Velhasılı kelam sevgili dostum; tutamayacağı sözü diline,

veremeyeceği sevgiyi kalbine,

mutlu edemeyeceği insanı ömrüne koymayacak insanlardan söz ediyoruz...!