Ne güzel bir duadır:

"Ya Rab! Beni, kendini, büyük zannedecek kadar küçültme...!"

Öyle bir teslimiyetçi öyle bir kaderci olduk ki sevgili dostum; ne kaderi, ne teslimiyeti, ne hidayeti, ne şükürü, ne helâli haramı, ne günahı sevabı, ne sabrı ve ne de hamd etmeyi Türkçemizde yerli yerine koyabiliyoruz!

Bu kelimelere gerçek anlamını ve değerini bir türlü veremiyoruz. Başımıza ne hal gelirse gelsin Allah'tan geldiğini  bilsek de, kılımızı dahi kıpırdatmayıp hep telkinlerle, belirsiz bekleyişlere dalıp gidiyoruz. Hiçbir ciddi hamleler yapmadan, sonu hayrola diye ümitle bekliyoruz. Oysa ki, siz iyi insansınız diye acı çekmeyecek değilsiniz. Dert, keder, bela ve musibet insanoğlunun yüzleşmesi gereken gerçekleri. Derdi, tasası olmayan bir insan düşünsenize...!

Zor zamanların, dillere pelesenk edilen şükür kavramı da, bir anlamda dayatılan geleneksel inancımızın bir parçası...Koca koca alimler, siyasetçiler öyle dedi; onlardan daha iyi mi biliyorsunuz denilip geçiştiriliyor malesef. Oysa ki sevgili dostum; şükür, Allah'ın verdiği nimetleri yerinde sarf etmek, günahlardan kaçınmaktır...Bu tanımlamayı sürekli gözardı ediyoruz ve dikkate dahi almıyoruz. Bazen de vicdanımızla başbaşa kaldığımızda hata yaptığımızı düşünerek Allah'tan af dileyip tevbe etmek; kişilerden ise özür dileyip gönlünü almak ve kucaklaşmak  gibi...Arapların kullandığı "şükran" kelimesiyle Türkçemizde yer alan  "teşekkür" de aynı manada, iyiliklere karşı, kişilere karşı duyulan minnettarlığın göstergesi oluyor açıkçası. İnsanların, "nasılsın" sorusuna verdiği "iyiyim çok şükür" cevabı da, aslında içimizde gizlediğimiz, ama bir türlü açığa vuramadığımız, bağrımıza taş basarak verdiğimiz bir cevabın sırrı işte...!

Velhasılı kelam sevgili dostum; çocuklukta veya gençlikte bilinçaltına işleyen her ne korkumuz varsa, hepsi birer birer açığa çıkıyor aslında. Gerçek ve içten gelen duygularımızı açığa vuramıyoruz; hep baskılıyoruz; sanki başımıza bir felaket, bela gelecekmiş gibi ürküyoruz; dilimizden çok şükür, daima şükür nidası çıkıyor.

Aşağılanan, ayrıştırılan, hiçleştirilen ve bütün bunlara rağmen, yine de şükredenlerin bayramı kutlu olsun sevgili dostum; kutlu olsun!