İki yıl aradan sonra antrenmanı taraftara, hem de stadyumda açarak şampiyonluk provasını bir gün önce yapmıştı Trabzonspor. Niye ilk antrenman değil de sonuncusunda yapıldı bu buluşma, şaşırtıcıydı gerçi. Çünkü o antrenmanda şampiyondu futbolcular (!), ama 25 saat sonra Antalyaspor karşısına çıkınca bu kez 1 puana ihtiyaçları vardı artık!

'Şampiyon takımın şampiyon futbolcusu' olmak için hakemin son düdüğü çaldığı anı beklemenin, her ilerleyen dakikada konsantrenin dağılmasına neden olabileceği böyle bir maçta çok erken gol bulmak, olabilecek en güzel senaryoydu Trabzonspor adına.

Zira, düne kadar sadece 1 maçı kazanmak için sahaya çıkıyorlardı ve muhtemelen o şekildeki şartlanma kısmen daha kolaydır bir futbolcu için. Ama bu kez 1 sezonun bütün hesabı, hem de sadece 1 puan ötede olunca, futbolcuların düşüncelerinin, o maça konsantre ile şampiyonluk arasında ikiye bölündüğüne tahmin etmek güç olmasa gerek.

Ama dakikalar ilerledikçe bir sezonun ağırlığını ayaklarında iyice hissetmeye başladı bordo-mavililer. Antalyaspor, Nuri Şahin ile başka bir yapıya bürünmüş, 4-2-3-1'le oynarken birden Fernando'yu defansın önünde tek bırakıp 4-1-5'e dönüyorlar. Bu durmayan değişkenliğin de etkisiyle Trabzonspor'a karşı sürekli etkili oldular, beraberlik golünü de buldular. Panik arttıkça hatalar da arttı bordo-mavili takım genelinde, biri hariç: bu ligin tartışmasız en iyisi, Uğurcan. Onlarca puanda etkisi vardı, dün belki de şampiyonluğu getiren penaltı kurtarışını yaptı

Sonrasında şampiyonluk için yine sadece beklemeye geçti Trabzonspor. Ama böyle bir ortamda güzel futbol, organize atak, taktik teknik beklemenin anlamı yoktu ki zaten. Ayaklarında top bile tutamadılar uzun süre, kimin umurundaydı ki.

Saniyeleri saydı futbolcular belli ki; 5-4- 3-2 ve 1...

Şampiyon Trabzonspor'du.

Birçok en'i başararak, açık ara şampiyondu hem de.