Hani derler ya sevgili dostum; kirpi de yavrusunu "pamuğum" diye severmiş. Neresinden bakarsanız bakın, özellikleri ne olursa olsun, insan dâhil tüm canlılar için kendi yavruları en değerli ve en sevimli olanıdır... Başkalarının bu konularda düşünceleri o kadar da önemli değildir. Bir adım daha ileri gidersek, insanın ortaya çıkardığı eser veya yaptığı iş ne kadar kusurlu olursa olsun, kişiye bunlar güzel görünür ve kişi bununla övünür. Siyasî hayatta da böyle sevgili dostum. Herkes, kendisini ve kadrosunu en iyi  makamlara layık görüyor kendince...Bir şekilde halkın sevgisini, ilgisini ve teveccühünü kazanarak ve bazen de arka plan oyunları yaparak iktidar olanlar, toplumun ve ülkenin gerçeklerine göre ileri görüşlü politikalar izleyebiliyorlarsa, hem ülkenin refah seviyesine katkıda bulunuyorlar; hem de,  ülkenin uluslararasi itibarını artırıyorlar. Millete dost görünüp de ilk fırsatta iktidar mevkisine geçenlerin durumu, kurnaz siyasetçileri bize anlatıyor. Onların en tehlikelisi, milletin ve ülkenin gerçek ihtiyaçlarını düşünecek yerde, memleketi kendi istediği yolda götürenlerdir. Lâf anlamayan, aydınların ve yetkililerin uyarılarına kulak asmayan, devletin mevcut kuvvetlerini şahsına bağlamaya çalışan kahraman yüzlü insanlardan fazlasıyla zarar görmüş bir ülkedir burası...

Sadece iyi niyetli olmak, bir ülkeyi idare etmek için malesef yeterli olmuyor...

Ya şimdi ne olacak? Türkiye siyasetinde güçlü bir muhalefet olarak yola çıkanlar, ilerleyen günlerde halka ne anlatacak? Sadece biz varız; biz bir ekibiz; bize güvenin; bize oy verin mi diyecek sadece...?

Yoksa, ülkenin sorunlarını dillendirip çözüm önerilerini mi sıralayacaklar? Yoksa, iktidar partisi, onun lideri ve bakanları, bürokratları "şunu yaptı bunu yaptı" diyerek oy alacaklarını mı düşünüyorlar! Zaman gösterecek elbette...

Tarihin derinliklerinde, siyaset alanıyla ilgili ciddi deneyimleri olanların düşüncelerini gözden geçirmekte yarar var! Kimi, dürüstlük en iyi siyasetdir; der...

Kimi, lider, örnekle liderlik eder; güçle değil; der... 

Kimi, liberal, güce tapan bir güçsüzdür; der...

Kimi, siyasetin şerrinden Allah’a sığınırım; der...

Kimi, dış politika, hassas terazi ile tartılmalıdır; der...

Kimi, siyaset bir ilim değil, bir sanattır; der...

Kimi, menfaat üzerine dönen siyaset, canavardır; der...

Kimi, benim iki gömleğim var! Biri bayramlık, biri idamlık; der...

Kimi, küfr ile belki amma, zulm ile payidâr kalmaz memleket; der...

Kimi, başkalarının yolunda yürüyenler, ayak izi bırakamazlar; der...

Kimi, insanları kandırmak, kandırıldığına inandırmaktan daha kolaydır; der...

Kimi, politika, politikacılara bırakılmayacak kadar ciddi bir meseledir; der...

Kimi, dünyanın en yüce tahtına da çıksanız, oturacağınız yer kendi kıçınızın üstüdür; der...

Kimi, bir siyasetçi gelecek seçimi, bir devlet adamı gelecek kuşağı düşünür; der...

Kimi, hata yapmak insanlara vergidir; bunu başkalarının üstüne atmak politikadır; der...

Kimi, politikada hiçbir şey kazayla olmaz. Olmuşsa, öyle planlanmıştır; der...

Kimi, bugünün güneşiyle dünün çamaşırlarını kurutamazsınız; der...

Kimi, tüm politikacılar aynıdır; tek farkları suratlarıyla boylarıdır; der...

Kimi, siyasetçinin aile terbiyesi, meclis kürsüsünde  konuşmaya başladığı zaman belli olur; der...

Kimi, politikacıların hepsi aynıdır. Önce reform sözü verirler; sonra sözlerini “reforme” ederler; der...

Kimi, politikacıların iş başında kalmalarında en önemli etken, seçmenin bellek zayıflığıdır; der...

Kimi, politika, gerçekleri gizleyip yalan söylemek değil, gerçeklerin istediğiniz yanını göstermektir; der...

Kimi, politikacılar dünyanın her yerinde aynıdır; nehir olmayan bir yere köprü salacaklarına söz verirler; der...

Kimi, bazı insanlar prensipleri için partilerini değiştirir; bazıları partileri için prensiplerini değiştirir; der...

Kimi, pratik politikacılar parlamentoyu kullanarak herhangi bir şeyin yapılmasını engelleme sanatında usta olmuş kişilerdir; der...

Kimi, bir fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı fikir kaba kuvvetle ezilemez; der...

Kimi, dünyanın gördüğü her büyük başarı, önce bir hayaldi. En büyük çınar bir tohumdu; en büyük kuş bir yumurtada gizliydi; der...

Kimi, zirvelerde kartallar da bulunur; yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek diğeri ise sürünerek gelmiştir; der...

Kimi, güçlü olmak, hanımefendi olmaya benzer. Birilerine öyle olduğunuzu söylemek zorundaysanız öyle değilsinizdir; der...

Kimi, siyaset cambazlığına giren bir adam, iradesine dikkat etmelidir. Çünkü siyaset karakteri bozar; der...

Kimi, yalancı, yalanlarının kaçından ayrı ayrı yakayı sıyırırsa sıyırsın, prensipte yalancılık etmiş olmaktan yakayı sıyıramadığını görecektir; der...

Kimi, bizi yok edecekler şunlardır: İlkesiz siyaset; vicdanı sollayan eğlence; çalışmadan zenginlik; bilgili ama karaktersiz insanlar; ahlâktan yoksun bir iş dünyası; insan sevgisini alt plana itmiş bilim; özveriden yoksun bir din anlayışı; der...

Kimi, eğer bir yalanı yeterince uzun, yeterince gürültülü ve yeterince sık söylerseniz, insanlar inanır. İnsanları, bir yalana inandırmanın sırrı, yalanı sürekli tekrar etmektir. Sadece tekrar, tekrar ve tekrar söyleyin; der...

Kimi, öfke geçiciydi; taht kalıcı. Öfke, altın tahtı, hükümdara mezar yapardı; doğru siyaset, akıllı padişahın adını tarihe altın harflerle yazdırırdı; der...
Kimi, siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır. Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerideki cephenin suskunluğudur; der...

Kimi, hayatta daima gerçekleri savun!..

Takdir eden olmasa bile, vicdanına hesap vermekten kurtulursun; der...

On kişi üzerinde bile olsa, yöneticilik yapmış olan her insan kıyamet gününde (Allah’ın huzuruna) elleri boynuna bağlı olarak gelir. Sonra da, ya adaleti sayesinde kurtulur veya haksızlık etmiş olduğu için mahvolur; der...

Kimi, halkını sömürüp onlardan gaspettiği mallar ve canlar ile devletini yaşatmaya çalışan bir devlet reisi, evinin temellerinden söktüğü malzeme ile duvarlarını onarmaya çalışan ahmak dülgere benzer. İnsan olmanın ayırt edici özelliği, Allah’ı seven olmaktan çok Allah’ın sevdiği olmaktır; der...

Velhasılı kelam sevgili dostum; insan çizmek mi istiyorsun, yoksa insanı çizmek mi? Aç kalmaktan korktuğumuz kadar, cahil kalmaktan da korksaydık keşke!Bütün mesele bu! 

Bilge der ki sevgili dostum:

"Cehennemin en karanlık yerleri, buhran zamanlarında tarafsız kalanlara ayrılmıştır..." 

İşte böyle...!