Bugünlerde, gıda fiyatlarının önlenemez yükselişi karşısında düşüncelerin nedir sevgili dostum? Zor koşulların, insanları, özürlü gıda ürünlerini de değerlendirmeye yönelttiğini biliyor musun? Geçim  koşulları, arayışa sevkediyor açıkçası herkesi...Daha ucuzunu nasıl bulabilirimin peşinde çoğu insan... Mesela; çatlak yumurta ve yırtık yufka bunun iki örneği. Sağlamları  yarı fiyatına alıcı buluyor; talep de var! Öyle böyle bir şey değil yani! "O eski halinden eser yok şimdi" şarkısını  bu günün Türkiyesi için söylemek mümkün artık! Askıda ekmekten sonra askıda lahmacunun da geleneksel bir dayanışma biçimine dönüştüğünü biliyoruz. Meyva, sebze ve yiyecek adına her ne varsa organik mi, iyi mi kötü mü olduğuna bakmaksızın,  mutfaklara giriyor bu defolu da diyebileceğimiz ürünler...Özellikle  kadınlar, mutfakların patronu olarak ince ve bir o kadar da hassas hesaplar yapmak zorunda kalıyor. Fiyatlar hem can, hem de cep yakıyor; kaygılılar ve bir o kadar da öfkeliler...Bazı büyük marketlerde, yamuk yumuk ya da seçilmişin kalan ürünleri, "kenar" adı altında, ayrı sepetlerde ucuz fiyata satılıyor. Çöpe atmayıp bu şekilde değerlendiriyorlar kendilerince... Alıcısı da var elbette; ama tuhaf bir dönemin de ruh halini yansıtıyorlar. İnsanın kanına  dokunuyor sevgili dostum!

Kediyi köşeye sıkıştırırsan ve çıkış yolunu tıkarsan seni tırmalar! Sonra da, "vay efendim kedi vahşi bir hayvandır!" diyeceksin öyle mi?
Hiç bir canlı diğer canlıyı keyfî olarak bunaltamaz...

Güç elinde olmasına rağmen, adil davranması gereken, ancak insandır...

Köpek sadıktır ama, kudurdu mu çok tehlikelidir sevgili dostum; hem de çook..!

Velhasılı kelâm; zor günlerden geçtiğimiz gibi, bir o kadar da siyasi başarısızlık hikâyesidir bu aynı zamanda...Kötü yönetmek deniliyor buna sevgili dostum!Öyle ya da böyle sömürülen bir halk çoğunluğundan söz  ediyoruz elbette...Adından sık sık bahsedilen, ama,  hiçbir zaman uygulama alanı bulamayan birlik ve beraberlik ruhunu da kaybetti memleket. Korku dağları delmiş gibi, herkes birbirinden kaçıyor öteye beriye...Küresel sorunlara hazırlıksız  yakalanan bir ülke ve onun halkına biçilen böyle tuhaf bir kader olgusu işte..Olmuyor; sevgili dostum; olmuyor! Bilgenin dediği gibi, "keçiyi bağlamak için çakılan kazığın bile yeşerdiği, tarlalarından bolluk bereket fışkıran, dağlarından yağ, ovalarından bal akan, bir zamanlar yoldan geçenlere göz hakkı diye kasayla meyva ikram edilen bir ülkede; maruz kalınan yokluğu kimse, "coğrafya kaderdir" diye izah edemez. Etse de, artık inanan olur mu bilinmez..!