Hastanelerde yatarak tedavi alan insanlara, tedavileri bitince "taburcu olabilirsiniz" deniliyor ya sevgili dostum; bunun hikâyesini ve anlamını, Çanakkale deniz ve kara savaşlarının asker tedavilerinde bulursunuz...
Çanakkale savaşı sırasında tedavi edilen yaralıların tekrar cephedeki taburlarına katılmaları için "Taburcu" diye işaretlenmesinden gelir bu adlandırma...
Taburcu olanlar, savaşmak üzere tekrar cepheye dönüyordu tabi ki...
Elbette her 18 Mart, Çanakkale deniz savaşındaki Türk zaferinin yıldönümü olarak kutlanıyor. Dünya tarihindeki en iyi kara ve deniz savunma savaşı olarak adlandırılır ve Türk ordusunun cansiperane savaşı olarak tarihe geçer. Batılıların deyimiyle, "bir tarafta askeri az ama cephanesi bol; diğer tarafta ise askeri bol ama cephanesi az olanların" savaşıydı.
Yenilmez olarak adlandırılan emperyalist güçlere karşı Türk kahramanlık destanının yazıldığı yerdi Çanakkale. Her ne kadar kocaman bir dünya savaşının sadece bir cephesi olsa da, Çanakkale hem kazanan, hem de kaybeden için pahalıya mal oldu.. Tarihin en büyük ve en çetin savaşlarından birinin yaşandığı Çanakkale'de hem karada, hem denizde verilen mücadelelerde iki taraf 500 binden fazla ölü ve yaralı zayiatı verdi.
Çanakkale Savaşı, batılı ülkelerin oluşturduğu itilafa karşı Osmanlı Devleti’nin savunmada olduğu destansı bir savaşın adıdır. 3 Kasım 1914-18 Mart 1915 tarihleri arasında deniz savaşları olarak yapılmış, 25 Nisan 1915-9 Ocak 1916 tarihleri arasında ise Gelibolu yarımadasında kara savaşları olarak yaşanmıştır.
İtilaf devletleri, bu savaşta, Çanakkale Boğazı'nı ve İstanbul’u ele geçirmeyi amaçlamış; Çanakkale Boğazı’na 1915 yılı Şubat
ayında saldırılar başlamıştı. 18 Mart 1915 tarihinde ise en güçlü saldırı yapılmıştır. Bu saldırılara karşı Osmanlı Ordusu’nun savaş stratejisi olarak boğaza döşediği mayınlar ile düşman donanmasına ağır kayıplar vermesini sağlamıştır...Elbette anlatılacak çok şey var ama, şimdilik bu kadar!
Velhasılı kelam sevgili dostum; Kurtuluş Savaşı'na ilham kaynağı olmuş bir kahramanlık hikâyesinin yazıldığı yerdir Çanakkale! Yuzbinlerce vatan evladı bir dava uğruna ölmüştü! Ya bugün sevgili dostum? İhmalkârlığımız, ciddiyetsizliğimiz, kolay yoldan köşeyi dönme tutkumuz, rant elde etme sevdamız ve yanlış imar politikalarımız sonucu depremlerde ölen on binlerce insanımız için ne demeli? Kendi ellerimizle kendi insanımızı canlı canlı mezara gömdük; hem de ansızın...!
Üstelik, kimseden, hesap vermek adına ses çıkmıyor...
Bırakın ilimi veya bilimi, değişmez ilâhi yasalara bile kulak asmadınız...Ve sonuçta sevgili dostum; bir ses, ruhunuza ve vicdanınıza şu cümleyi fısıldar:
"Hepiniz, beni yanlış anladınız...!"
İşte böyle...