Yakın tarihimize şöyle bir bak sevgili dostum; gerçekten aydın ruhlu insanların kalemlerine dökülen cümleler, onların ne denli vatansever olduklarını gözler önüne serer. Ahmed Arif'in dizelerinde bulur kendisini:

"Biz ki, ustasıyız
Vatan sevmenin
Umut, saklımızda ölümsüz bayrak
Kırmızı-kırmızı
Dalga-dalgadır
…"
Herkesin memleketini sevme biçimi farklı farklı elbette. Kiminin dilinde, kiminin yaşamında, kiminin politikalarında, kiminin emeğinde, kiminin vergisinde, kiminin askerlik hatıralarında, kiminin ilminde, kiminin şiirinde, kiminin toprağına düşkünlüğünde, kiminin ise aklında, kiminin ibadetinde,  canında kanında ve bedeninin her yerinde...Kiminin inandığı bir davadır; kiminin ise tamamen gösteriş ve çıkardan ibaret!

Şimdi gelelim "bir kereden bir şey olmaz" diyenlere...

Bilge adamlar "Kırık Camlar" adlı bir makale yayınlarlar.

"Birkaç kırık camı olan bir bina düşünün. Camları yenilemezseniz, birileri gelir birkaçını daha kırar; bir süre sonra birileri binaya girmeyi dener; eğer oturan yoksa, bir güzel yerleşirler. Ya da bir kaldırım düşünün. Az buçuk çöp atılmış; çöpleri kaldırmazsanız giderek artar. Başka sokaklardan gelip oraya çöp boşaltırlar. Sonunda, o sokakta park edilen araç çalınır" diye görüş belirttiler.  

Düşünün bir yerdesiniz. Elinizde çöp var; onu atacak bir çöp kutusu arıyorsunuz. Etrafa bir bakıyorsunuz, her yer çok pis  ve yerde çöpler var. Bu durumda, insanların büyük çoğunluğu etraf zaten pis diye çöpü yere atıyor. Tam tersi, etraf tertemiz, yerde bir tek bile çöp yoksa ne yapıyor? O  çöpü atacak çöp tenekesi arıyor. Çöpünü oraya atıyor. Bir kişi, ilk çöpü yere atınca çirkinlik orada başlıyor. O ilk çöp yerden kaldırılmadan, atan kişi cezalandırılmadan sorun çözülemez.  Kentleri ve ülkeyi  yönetenler, "bir kereden bir şey  olmaz" mantığıyla hareket ederse, nihayetinde, ülkede yapılan yanlışlıklar çığ gibi büyüyor. Yetkililerin, “Yaşanan bu münferit olay vakfımıza, kurumumuza, okulumuza, hastanemize  mal edilemez” diye savunma yaptıklarına bakma sen sevgili dostum! Aslında ilk cam, o münferit dedikleri olayda kırılmış olmuyor mu?

Velhasılı kelam, bir kereden bir şey olmaz derken, gün gelir o bir kere olan sana da bir şekilde değer; dokunur sevgili dostum! Ondan sonra feryat ve figan! Yok öyle dünya! Devlet aklı ile millet aklı birbirinden farklı çalışıyorsa orada mutlaka bir toplumsal alt üst olma ve bir felaket vardır; ya da başka bir deyişle "helak" edilme vardır...

Bu kafa yapısından çok çekmiş bir millete söylenecek daha çok şey var ama sevgili dostum; şimdilik bu kadar...

Yarına, Allah kerim!