Cümle alem artık çok iyi biliyor ki sevgili dostum; akaryakıt, elektrik ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarına zam geldiğinde, iğneden ipliğe de zam gelir. Bunu cümle alem bilir bilmesine ama, ekonominin direksiyonunda bulunanlar nedense tam tersini yaparlar. Bunu yaparken de, üstelik hayat pahalılığını veya enflasyonu düşüreceğine de inanırlar. Şaka gibi yani.
Söylemesine söylerler de, kendileri çalıp kendileri oynarlar aslında.
İster zamanın ruhu veya aklı deyin, ister akıl çapı veya dünya görüşü ne derseniz deyin sevgili dostum;
Dünyanın pek çok ülkesinde düşünen adam heykellerini hiçbir şekilde bir akıl hastanesinin bahçesine koyan bir ülke göremezsiniz Türkiye dışında! Sanki düşünen insan, akılla bağını kesip mecnun olmuştur ya da delirmiştir; tedavi edilmeliymiş gibi bir kanaat hakim. "Düşünme ne deniliyorsa onu yap! Aksi takdirde deli yerine konulursun hayatın biter!" der gibiler...
Oysa ki düşünmeden, ölçüp biçmeden yapılan her iş ve alınan her karar bir felaketi de beraberinde getiriyor.
Bunu bir de ülkeyi yönetme yetkisini elinde bulunduranlar yapıyorsa, o ülkenin vay haline!
Bilir misin sevgili dostum; o berrak suya atılan ağı, balık görür aslında! Avcı bu, avının tüm zayıf noktalarını keşfetmiştir; avına odaklanmıştır. Kafaya koymuştur eli boş dönmeyecektir. Dersini de iyi çalışmıştır ya, kurnazca yuvalarına taşlar atar...Balıklar o korku ve panikle beraber çil yavrusu gibi dağılırken, ağın varlığını da unuturlar. Sonunda, avcının o ağına takılırlar! Kaçma ya da hayatta kalma şansı yoktur artık balıklar için! Avcı çeker ağını büyük bir zevkle. Sonra, birilerinin sofrasında yemek olmak için satılırlar!
Hikâye çok basit aslında...
Asla eşekleri semerleri ile değerlendirme! Çünkü aksesuar her zaman yanıltıcıdır deseler de sevgili dostum; vaktiyle, eşeğin bol olduğu yerde semerciler iyi para kazanırmış. O bildiğimiz eşekler kalmadı ama, "eşek olana semer vuran da çok olur" diye bir şey de var yani...!
Velhasılı kelam sevgili dostum; Memleketim, memleketim! Benim garip ve bir o kadar da tuhaf memleketim...!