Vakti zamanında, vahşi kapitalizmin iyi bir şey olduğunu zannedenler; "para her şeydir; aşk hiçbir sey!" "aşk karın  doyurmaz!" diyerek samimiyeti, aşkı ve sevgiyi bir kenara koyanlar, günümüzde başka başka şeyler söylemeye başladı sevgili dostum!

Gençlerin dilinde dolanıp durur hep; "aşk yaşatmaz; para yaşatır!" cümlesi...Yaşamın ağır yükü, ister istemez insanların da hayata bakışını değiştiriyor sevgili dostum! "Allah bir yastıkta kocatsın veya Allah geçim versin!" temennilerinin ne kadar anlamlı olduğunu bir nesil daha iyi bilir elbette...

Kim ne derse desin, karakter yani kişilik sahibi olan erdemli insanların küstürüldüğü garip bir çağda yaşıyoruz...Makam sahipleri, birbirleriyle yarış yaparcasına hep bir şeylere sahip olmanın peşinde koşmaktan yorulmadılar...Fırsat bu fırsat deyip kendi küplerini doldurmanın peşindeler. Şaşaalı yaşama özenen bu tipler, aslında kişilik yoksunu ve dilenci ruhlu olduğu gibi, bir o kadar da bencillik sarmalında yaşayıp giderler. Geçmişte yaşanan yokluk yıllarının acısını çıkarır gibiler bugünlerde... Maymun iştahlı ruh haliyle mal biriktirmekle övünüp dururlar; sonunda bir başarı hikâyesi yazdıklarını düşünürler. Çünkü güçlü olmak onlar için vazgeçilmezdir. 

Oysa ki kapitalizm,

Doğanın en büyük düşmanıydı;

İnsan sevgisi ve hayvan sevgisi yoktu;

Sıradan insanları mekanik bir böcek olarak görüyordu;

Vatan sevgisi ve barış istemezdi;

Ahlâklı ve erdemli insan istemezdi;

Yozlaşmış, çıkarcı, cahil, beynine tecavüz edilmiş uysal köleler isterdi...

Hatta Napolyon Bonapart'ın deyimiyle "para, para, para..." deyip tanrısallaştırdı. Hatta, "nakit kraldır!" diyen de var...

Şarkılara da konu olmuş elbette:

"Para, para, para yokluğun yara" diye...

Velhasılı kelam sevgili dostum; bu günlerde, etten soğana uzanan geniş bir ürün yelpazesinde, Ramazan ayı olmasına rağmen fiyat artışları akıl alır gibi değil! Öyle ya da böyle fırsatçılık mı dersin, yoksa insanları aptal yerine koymak mı dersin, aslında her sene kendi insanımıza  yaşattığımız  terbiyesizliklerimiz bunlar. Başka ülkeler kendi halkının menfaatlerini korurken, biz, birbirimizi ezmekle, kazıklamakla ve sömürmekle meşgulüz. Gücümüz birbirimize yetiyor sadece...Bundan keyif alanlar da var üstelik!

Allah, dindar olduklarını düşünenlere din, ahlâklı olduklarını düşünenlere ahlâk, erdemli olduklarını düşünenlere de erdemlilik nasip etsin! Bilmezler ki din satanlar, dinlerini, ahlâk satanlar ahlâklarını, erdemlilik satanlar erdemlerini kaybetmiştir. Kendisi için istediğini başkası için istemeyen bir kafa yapısından ne beklenebilir ki?

"Kaliteli insan, ona gösterilen güleryüz ve samimiyetten cesaret bulup haddini aşmayandır" derler sevgili dostum!

"Büyük beyinler, mutluluk peşinde koşsaydı eğer; insanlık olarak hiçbir ilerleme sağlayamazdık. Bütün başarılar, mutluluk dışında bir eziyeti tercih etmenin sonucu olarak karşımıza çıkıyor"; diyor bilge...

Önce dini âdetleştirdiler; ardından âdetlere din diye sarıldılar ve üstelik bunu satmanın derdine düştüler..."Din satanın, dini olmazmış" derler!Aman dikkat sevgili dostum! 

İşte böyle; acınacak halimize gülüyoruz da, kimse farkında bile değil...!

Sorunların çözümünü hukuk sisteminde değil de, dinde ve ahlâkta ararsan ve bunu insanların keyfine bırakırsan sevgili dostum; bir arpa boyu yol alamazsın...