Yaş ilerledikçe; dingin bir kabulleniş başlıyor sevgili dostum!

Gelene, gidene, olana, bitene ve yitene "olur böyle şeyler!" deyip geçiyor; sadece çay içiyorsun...

Karanlıkta yakacak bir mumu yoksa insanın, bu hayata  küsmesini gerektirmiyor sevgili dostum! Ya kendin   yanıp aydınlatacaksın  yolunu, ya da  karanlıkta yürümeyi öğreneceksin vesselam...

Bakıştan bakışa fark var esasında!

Mecnun'unu da arayan var, Leyla'sını da...Zümrüd-ü Anka kuşunun Kaf Dağı'na olan yolculuğu ise bir başka mevzu işin doğrusu...! Mecnun da, Leyla da, Zümrüd-ü Anka da hep bir umudun ve hayalin peşindeydiler gerçekte...Kendi hikâyelerini yazmakla meşgulken, hep başkalarını oyalamakla geçti ömürleri; kim bilebilir ki..?

"Acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır" dediklerine bakma sen sevgili dostum!

"Hayat, bir fincan kahve gibidir; bazen tatlı, bazen acı... Kahvenin tadı önemli değil de, kahveyi kiminle içtiğin daha önemli...!"

Velhasılı kelam sevgili dostum; Ahlâkın yerlerde süründüğü bir toplumda, yalnızlık şifadır; şifa, şifa...

Cesareti olmayan insanlara sakın yanaşma ve tutulma!

Onlar, sadece bakmasını bilir; sevmesini değil...