Herkesçe malumdur sevgili dostum; yurdumun usta ve kalfalarının eğlence ve kandırmaca amacıyla çırakları ya da çocukları bakkala, bunları alması için gönderdiği, var olmayan hayali ürünlerdir; davul tozu ve minare gölgesi! Bir tür alaya alma işi açıkçası...Belki de, bir dönemin insanının   kendilerince eğlencesi, eğitimi ya da terbiye biçimi diyelim...

Bir yere gidecek olan kişinin "var mı oralardan bir isteğiniz?" sorusuna verilen alternatif bir  cevap aynı zamanda. "Hiçbir şey istemiyoruz." manasında da kullanıldı uzun yıllar.

İşin içinde saflık ve bilgisizlik var; bunun üzerinden bir ders verme hevesi de yok değil hani...

Ülkemizin durumunu çağrıştırıyor sanki! İnsanların aklıyla ve yaşamıyla dalga geçen siyasetçilerin, hep birlikte halka kurduğu bir tuzaktan ibaret! Dibe vurmuş bir milletin tutunacak dal ararken, bir o yana bir bu yana savrulması da denilebilir. Hele 2053 hedefleri ve vaatleri yok mu? Akıl alır gibi değil! Kaç yıllık kalkınma planı ki bu, dalga mı geçiyorsunuz diye sormazlar mı hiç? Şimdilik kimsenin kılını bile kıpırdattığı yok...En fazla dudaklardan dökülen binbir çeşit beddua, serzeniş ve sitem sadece o kadar! Ah vah derken, "hayallere tutunun, dik durun, rezillikler gelir geçer Allah can sağlığı versin" diyen; yerlerde dolaşan bir siyasetçi aklı işte...

Velhasılı kelam sevgili dostum; davul tozu da, minare gölgesi de hayatlarımızın tam da göbeğinde dolandırılıp duruyor. İnanan da var inanmayan da elbette! Sonuçta ne olacak diye sorarsan, iyi insanların sayısının artmasını bekleyecek herkes. Gören de olacak, görmeyen de...Dile kolay 2053 bu, kim öle, kim kala...!

Üzülün, ağlayın, bağırın,  çağırın, çığlık atın ama susmayın sevgili dostum; susmayın! Acınızı yaşayın, ama hayatınızı ve kendinizi toparlamayı da bilin. Ne fırtınalar koptu; ne acılar geçti bu fâni topraklardan...Acınızı yaşamayı kendinize hak görün ve ayağa kalkın; kendinizi sevin! Çünkü kendinizi sevmezseniz, kimse sizi sevmiyor bu dünyada...