İstanbul Büyükşehir belediye başkanının değişik vesilerle Anadolu  turları devam ediyor. E tabi karşınızda halkın teveccühünü kazanarak,  4 milyon 700 binden fazla oy almış  ve yüzde 54 ile başkan seçilmiş bir lider var! Üstelik de cumhurbaşkanlığı adaylığında adı geçen isimlerden...

Ama hiç de sanıldığı gibi değil bu seyahatler! Böyle bir oy potansiyeline sahip bir belediye başkanının ne dediğinden ziyade ne yapmak istediği ilgilendiriyor bizi. Şu bir gerçek ki, sevgili dostum; Türkiye'de yönetimin adı ne olursa olsun en üst makam hangisi ise Ekrem İmamoğlu da bu makama talip! Aslında millet ittifakını sürükleyen CHP ve İYİ partinin ortak başkan adayı olacak hamleler yapıyor; şansını deniyor...

Bunun için de İmamoğlu'nun bu çalışmalarda aktif görev alıp birleştirici ve uzlaşmacı dilinden yararlanılacak. Siyasette her zaman doğru söylenmez elbette; her şeyin bir zamanı var ilkesi geçerlidir. Bütün senaryolar hükümetin yol haritasında saklı! Karadeniz'deki partilileri bir araya getiren ve buradaki işbirliğinden sorumlu bir organizatör  görevini üstlendiğini söylemeden geçemeyeceğiz. Her ne kadar Trabzon kökenli bir siyasetçi olsa da, bölgeden kopamıyor; vefa borcu öder gibi bir ruh halinde...Burdan güç alıyor, diğer taraftan bölgenin sorunlarına da hakim! Belki de ileride Trabzon büyükşehir belediye başkanlığına aday olur da CHP seçim kazanır!

Basın mensuplarının sorduğu sorular ise öylesine sormak için sorulmuş sorular! Karşılığında üstü kapalı meydan okuyucu üslup...Aslında bu basın toplantısı, basınla ciddi bir buluşma amacı taşımıyor.  Araya sıkıştırılmış bir iş bu! "Siz taşralısınız" der gibi. Bir de zaman çok değerlidir liderler için her nedense, sorular kesip atılır! Satır arasında en dikkat çekici cümlesi bu iktidarın siyasi ömrünü tamamlamış olduğu görüşüydü. Diğer taraftan Ak Partililer ise bunun tam tersini savunuyor: 

"Reis başta olduğu sürece O'nun alternatifi yok!" diyorlar...

Velhasılı kelam sevgili dostum; bilgenin dediği gibi " insanlık kanseri tedavi edecek ama yeteneksiz insanların neden lider olduklarına bir cevap bulamayacak!"
Türk siyasetinde, ya millet cumhuriyete inanmıyor; ya da cumhuriyeti savunanlar, millete inanmıyor! Ya sen neye inanıyorsun sevgili dostum hiç düşündün mü,  yolun sonu nereye varacak, tünele girmiş bir trenin çıkışı gibi muhteşem mi olacak, yoksa perişan mı? Çok yakında anlaşılacak elbette...