İnsan, kiminle yaşarsa yaşasın sevgili dostum; aklındakiyle yaşıyor aslında ve öylece ölüyor!

Allah, aklımızdakinin yanımızda olmasını nasip etsin...

Bakma sen, "itirazım var" 'ın, bir şarkı ismi olduğuna ve Müslüm Gürses veya başka sanatçılar   tarafından seslendirildiğine...

İşin aslı hiç de öyle şarkı sözlerinde olduğu gibi değil...

Türk halkının, hangi gerekçelerle olursa olsun perişan edildiğinin ve aklını yitirdiğinin herkes farkında ya da değil! Böyle ekonomik ve psikolojik buhranın en derinden yaşandığı bu günlerde, hiç kimseye, haklı bir mazeret bularak, vatansever bir siyasetçi olduğunu kabul ettiremezsin. Çünkü halk, iktidarından muhalefetine bütün siyasetçilere alabildiğine öfkeli! Öyle böyle değil hani...Açıkçası kandırıldığını düşünüyor ve yaşamın ağır yükü altında şok üstüne şok yaşıyor. Hiç kimse, ama hiç kimse, son tahlilde yaşananlarda, iyi niyetli bulmadığı gibi,  ahlâksızca ve insan onuruna yakışmayan insafsız kararlar olarak görüyor. İktidarın, bütün yükü halkın üzerine yıkıp derenin karşısına geçme politikaları ile muhalefetteki siyasetçilerin teslimiyetçi ve fırsatçı tavırlarından nefret ediyor artık. Umutsuzluk ve kaygılı ruh hali ile günlük sorunların sarmalında boğuşup  dururken, "her koyun kendi bacağından asılır" sözüne kapılıp gidiyor. Bozuk ruh halinden prim elde  etmenin kurnazlığındaki ana muhalefet partilerinin, hiç de inandırıcı olmadığı açık. Kendine yeni bir lider ve umut ışığı arayan halk kitlelerinin gönlüne kimse dokunamıyor; giremiyor bir türlü..."Muhalefet daha ne yapsın?" dediğini duyar gibiyim...! İnsani sorunlara teşhis koyup dertlere deva olamıyor. Üstelik bu adla anılan bir parti olsa da...Memleketin büyük çoğunluğu, kargaşa ve belirsizliklerin içinde bir o yana, bir bu yana savrulurken, halkın yerle bir olmasını kendilerine bir fırsat olarak görüyorlar. Oysa ki sevgili dostum; kötü yönetilen bir ülkede, iktidar ya da iktidara mensup partiler, halk nazarında hâlâ gücünü büyük ölçüde koruyabiliyorsa, bunun sorumlusu, muhalefet partilerinin ya da liderlerinin yetersizliğidir. Üstelik bir memlekette, fakirleşen halk kitlesinden bahsediliyorsa, o memlekette idarecilerin duyarsızlığı veya hırsızlığı mevzubahis oluyor! Siyâset dilinin, hiç olmadık biçimde argoya dönüştüğü bu günlerde, çılgınca bir cinnet hali, ister istemez toplumu da sarıp sarmalıyor. Bununla da kalmıyor; yangını söndürmek yerine öyle ahmakça kararlar alınıyor ki, millet birbirine düşürülüyor. Herkesin birbiriyle kavgalı olması yetmezmiş gibi, bu kavgalara yeni kavgalar ekleniyor. Toplumun onuruyla oynanıyor açıkçası.  Türk toplumunun dirlik ve düzeni için verilen emeklerin büyük bir kısmı siyasetçilerin kahrolası inadı uğruna heba olup gidiyor. Sadece bu değil elbette; aynı zamanda, normalleşmenin önü de büyük ölçüde kapanmış oluyor...

5b295582-cb5d-46d8-8080-3838d2ddd915

Halk aleyhine alınan her kararda, üstü kapalı "katlanacaksınız, vereceksiniz, itaat edeceksiniz!" mesajı saklı gibi.

Oysa ki bütün dengeler, öncelikle enerji krizi ile başlayıp daha sonra gıda kriziyle bozuldu. Parası olmayan, mecbur olmazsa bir yere kıpırdayamadığı gibi, zenginler de kabuğuna çekilmiş; kolay yoldan "parama, para nasıl katabilirim"in hesabını yapmakla meşgul. Fırsatçılık yapmaya müsait bir ortam oluşturuluyor...Oysa ki zenginle dar gelirli, enerjiyi de gıdayı da aynı fiyatla tüketiyor. Sorun, tamamen satın alma gücünün dibe vurmasından ibaret...Hükümetin bahanesi ne olursa olsun, küresel krizleri adeta bir fırsat gibi görüp halkına yükledikçe yükleniyor acımasızca... Olanla ölene yapılacak bir şey olmasa da, aklın terazisinin bakımını iyi yapan devletler için çözümsüz hiçbir konu yoktur sevgili dostum! Onlar için devletin varlığı, zor dönemler için birer garantidir! Türkiye'de şu zor zamanlarda, akaryakıttan bütün vergileri kaldırmayı reddeden hükümet, bu yakıt fiyatlarını ekonominin merkezinde bir cellât gibi tutuyor açıkçası...İnsanların  dolaşım özgürlüğü ekonomik kaygılarla kısıtlandığı sürece memlekette gerçek anlamda bir ferahlama asla olmayacak; bunu, akıl tutulması yaşayan  muktedirler  düşünemese de, memleket insanının hayrı için var olduğunu iddia eden muhalefet liderlerinin de aklı bir karış havada; düşünemiyor! Varsa yoksa iktidara lâf  yetiştirmeyi bir maharet sayıyorlar. Oysa ki sevgili dostum; insanca yaşamanın yolu, haksızlıklara karşı direnişten ve mücadeleden geçiyor...Böyle zamanlarda cesur olup halk adına ileri atılmayan bütün siyasetçilerin, tarihin çöplüğüne itileceği  aşikâr! Hani askıda ekmek, askıda lahmacun vs. derken, şimdi ne günlere geldik Ya Rabbim!

Velhasılı kelam;
insanların ruhunu öldürüyorlar sevgili dostum; ruhunu...
İşte asıl cinayet bu!
Utanılacak bir cinayet...! Yer yarılsa içine girilecek türden hem de...
Ya aklımızın ürünü bir zafer kazanacağız, ya da rezilliğimizin sonucu bir sefalet çukurunu boylayacağız.
Oysa biz hakikatin izini sürüyorduk; onlar, muhalifsin dediler...Ne demekse...?
Dünya hayatında mal ve servetin her şeyi çözdüğünü sananlara duyurulur...
İnsanoğlu hayatı boyunca evden çıkar; sonra tekrar döner; ama bir gün çıkar bir daha da dönmez...
Hayatında kimseye zulmetmemeye, kimseden nefret etmemeye, kimseyi yaralamamaya, kimseden kendisini üstün görmemeye özen gösterenlere müjdeler olsun; selam olsun sevgili dostum; selam olsun! Ne güzel bir ahlâka ve tertemiz bir vicdana sahiptirler; anlatamam; anlatılamaz...
Bakma sen birilerinin bir yere gittiğine! Bu dünya hiçbir yere gitmiyor. Üzerindeki her canlı ise doğrudan toprağa...Ümitsiz insanlar için belki de Adalet Bakanlığı yerin altında...Kim bilebilir ki?
"Bir ihtimal daha var" demekten başka çare yok galiba, ne dersiniz?