Her mevsimin rengi farklı ama yalanın mevsimi de yok rengi de yok sevgili dostum...!
Yalanı, sanki doğruymuş gibi söyleyenler,
Yalanı yalayıp yutanlar,
Yalanı hayat felsefesi haline getirenler,
Yalancıktanmış gibi yaptığını söyleyerek içinde sakladığı niyeti kusanlar,
Yalancılara saygı duyanlar,
Yalancılara tapanlar,
Yalan olduğunu bile bile "vallahi bu doğrudur" diye yemin edenler,
Yalancı politikacılar,
Yalancı arkadaşlar,
Yalancı akrabalar,
Yalancı kardeşler,
Yalan söyleyen gazeteciler,
Yalan yazan tarihçiler, 
Yalancıların arkasında duranlar,
Yalancılık ve telefon ilişkisini adamlık sananlar,
Yalan konuşanı adam sananlar,
Yalan konuşunca adam olduğunu sananlar,
Yalancı öğretenler,
Yalan öğrenenler,
Yalanı çıkış yolu görenler,
Yalanlara alet olanlar,
Yalandan yere sevgi ve saygı gösterenler,
Yalancı olduğunu kabul etmeyenler,
Yalanı besleyip büyütenler,
Yalancı anne babalar,
Yalancı din tüccarları,
Yalanı din sananlar,
Yalan güzeldir diyenler,
Yalanı peynir ekmek gibi yiyenler,
Yalan hırkasını giyenler,
'Yalan dünya her şey boş" diyerek her haltı yiyenler,
Yalan ile kazandığı serveti helal sayanlar,
Yalancıktan birbirine sövüp sayanlar, zulmedenler...!
Siz, insanlığın hangi boyutunda olduğunuzu  biliyor musunuz?
Ve nihayetinde sevgili dostum; doğruya dair elimizde çok az şey kaldı..!
Yalan, ettiğin yeminler!
Bu sözün sonu gelmez; bizim söyleyeceklerimiz de bitmez sevgili dostum...!